Değerli Şehrivan okurları, merhabalar…

Gurbette yaşayan bir hemşeriniz olarak, fırsat buldukça sizlerle bu köşede buluşacağız.

Konumuz ağırlıklı olarak Vanspor olacak.

Bildiğiniz üzere memleketimizin en önemli marka değeri, şampiyon olarak 1. Lig’e yükseldi.

Uzakta olmama rağmen yıllardır takımı yakından takip ediyorum. Son birkaç sezonda, çeşitli deplasmanlarda yerimi alarak o heyecanlı dakikalara şahitlik ettim.

Tabii bu şampiyonluk bir gecede gelmedi.

2009 yılında bir Eyüpspor maçı vardı. Hatırlayanlar bilir.

Taraftarı tahrik eden Eyüplü futbolcular, sonunda amaçlarına ulaştı.

Taraftar sahaya girdi. Türkiye gündemine oturduk.

O maçı sahada 1-0 kazandık ama masada 3-0 kaybettik. Ve tabii şampiyonluğu da…

O yıllardan itibaren hep düştüğümüz yerden kalkmaya çalıştık.

Yıllar süren mücadelenin sonunda, 3. Lig’de Erokspor’u yenerek 2. Lig’e merhaba dedik.

Her sene tünelin sonuna kadar gelsek de bir türlü o karanlıktan kurtulamadık.

Çeşit çeşit ayak oyunları, iç çekişmeler vs…

Bakın, futbolcularına para ödeyemeyen ve son maçta onları zoraki dağıtarak proje takımı Erokspor şampiyon olsun diye karşısına U19 takımıyla çıkan Serik Belediyespor, bir sonraki sezon milyonlarca lira harcayarak şampiyonluğa oynayan bir takım kurdu.

Kimse çıkıp da “Bu nasıl oldu?” demedi. Herkes kulağının üstüne yattı.

Tüm Türkiye’nin gözlerinin içine baka baka al gülüm, ver gülüm yaptılar.

Gelelim bu sezona.

Çok inişli çıkışlı bir grafik vardı. Bir türlü istediğimiz sonuçları alamıyorduk.

Teknik direktör seçimleri hep tartışıldı.

Ama Erol Temel kafaya koymuştu: Şampiyon olacaktık.

Biraz tedirgin olsak da Play-Off’a kalmayı başardık.

İlk maçta Menemen’i sahadan sildik. Harikulade bir oyun ve sonuç.

Aksaray’da zorlansak da istediğimizi almayı başardık.

Ve Elazığ maçları…

İlk maçta net skor aldık. Elazığ ne oynadığını bırakın, nasıl koşacağını bile şaşırdı.

Biz “Ne yaptık, nasıl oynadık?” demek yerine milliyetçilik naraları atmaya başladılar.

Şehit marşları çalarak bozkurt yaptılar.

Spor mu yapıyorlar, siyaset mi; herkes gibi biz de şaşırdık.

Çok fazla bir şey demeyeceğim. Erol Başkan bu konuda çok güzel konuştu.

“Sakın ha, sakın!” dedi.

Eline mikrofon alıp taraftara “Onları sahaya gömeceğiz!” diyerek maç kazanılmaz.

Sonucunda tüm Türkiye’ye kendini de, şehrini de rezil etti.

Bu arada, milliyetçilik ve vatanseverlik öyle türküyle, sözle olmaz.

Neyse…

Final maçını konuşalım biraz.

Maçtan bir gün önce Kayseri’ye geldim. Batmanlı yöneticilerle aynı otelde kalıyorduk.

Muazzam bir dostluk hikâyesi vardı. Her iki takımın yöneticileri ve taraftarları tüm Türkiye’ye örnek olmalı.

Futbol; dostluk ve kardeşlik şiarında ön plana çıkmalı.

Maç günü adeta yerimizde duramadık. İkinci yarı oyundan çok düştük ama penaltılara kadar götürmeyi başardık.

Her penaltıda nabzım tavan yaptı.

Son penaltıda gelen şampiyonlukla sahaya atladım. Çılgınca sevindim. Herkes gibi.

Yıllar sonra memleketimin takımı hak ettiği şampiyonluğu aldı.

Mutluyduk, gururluyduk.

Tüm topçu kardeşlerimin yüreğine sağlık. Vanspor taraftarının kalbine imza attılar.

Son sözüm de Murat Yıldırım’a…

Gerçekten “memleketin evladı” sözünü hak eden bir adam.

Vanspor için “Git” dendiğinde giden, “Gel” dendiğinde gelen…

Asla gurur yapmayan bir adam.

Takımı, Play-Off dahil, harika hazırladı.

Final maçında yerinde duramadı. Sesi kısılana kadar bağırdı.

Büyük saygıyı hak ediyor.

Bu şehrin ona büyük bir vefa borcu var.

Değerli okurlar, biraz uzun bir yazı oldu.

Artık daha sık bu köşede buluşacağız.

Vanspor’un gelecek sezon öncesini ve son durumlarını konuşacağız.

Şimdilik sağlıcakla kalın.