Geçtiğimiz günlerde Şehrivan’ın manşetine yansıyan kentteki refüj ve kaldırımların çirkin ve kötü görüntüsünü ele alan haberi okumuşsunuzdur.

“Van’ın kaldırım ve refüjleri bakımsızlıktan kırılıyor” başlığı ile verilmişti.

Haberin konusu malum kentin daha önce de defalarca işlenen refüjleri, kaldırımları ve bu alanların bakımsızlığı…

Kent kamuoyu aylardır bu konuyu konuşuyor.

Çünkü tartışma önce kent merkezi ile başladı.

Şehir merkezinde yeşile bürünmüş, çiçeklerle bezenmiş orta refüjler ve kaldırımlar bir bir betona gömüldü.

Daha geçen yılki çalışmaların tamamı nihayete ermeden aynı yerler tekrar kazıldı ve betonlaştırıldı.

Bu çalışmalar büyük tepki alırken olaya bir de bir türlü bitmeyen yol çalışmaları eklendi.

Kentin dört bir yanı şu an şantiye alanı ve bu alanların bir çoğu şu an eylemsiz bir şekilde bekletiliyor.

Sokak sokak, cadde cadde ilerlemek varken her yer aynı anda kazıldığı o haliyle de bırakıldı.

Şimdi tek tek yapılarak ilerliyor.

Bu da halk nezdinde tepki ile karşılanıyor.

Neyse…

Konumuz daha farklı.

Şehir merkezinde de tartışmaya açılan kaldırım ve refüjleri gibi şehir merkezinde de müthiş sıkıntılar mevcut.

Yerel yönetimler iyi ya da kötü bir çalışma dizisi yürütmesine rağmen kentin ana arterleri dediğimi ve büyük çoğunluğu Karayolları Bölge Müdürlüğü bünyesindeki alanlarında o kötü çalışmalar bile yok.

Habere de konu olduğu üzere geçtiğimiz yıl yenilenen alanlar üzerinden bir yıl geçmeden acayip bir hal aldı.

O dönem yapıldıktan sonra adeta kimse arkasını dönüp bakmamış bile…

Kimi göstermelik yerlerde sulama, biçme çalışmaları yapılırken bazı yerler ki bunlar şehrin ortasında sayılabilecek yerler, adeta çorak ve çöplüğe dönmüş durumda.

Ortada çim yok!

Sulama yok.

Kuru ot yığınları var.

Çöp var.

Dağınıklık var.

Kentin ana girişlerinden başlayarak merkeze ulaşana kadar bu kurumun sorumluluğundaki bölgeler adeta utanç verecek cinsten.

Ve Şehrivan bunu ele aldı.

İşledi.

Manşetten sundu.

Daha önce şehir merkezinde bunca insanın sesi nasıl duyulmadı ise mevcut alan ile ilgili de kimseden bir tepki gelmedi.

İlgililerin hiç biri ağzını açıp da “Haklısınız” ya da “Haksızsınız” demedi.

Öylece bırakıldı konu kendi haline…

Olacak gibi değil.

Anlaşılır gibi değil…

Bu kentin bu kadar bakımsız, her kesin gördüğü alanları bu kadar kirli, döküntü iken bu alanların sorumluluğunu elinde bulunduranlar neden bu kadar ilgisiz.

Neden bu kadar duyarsız!

Hiç mi dönüp bakmazlar…

Hiç mi ciddiye almazlar…

Hiç mi kendilerine dert etmezler…

Anlayamıyorum.

Oysa ki yapmaları gereken görünen, göz önünde olan ve herkesin karşılaştığı bu alanlarla ilgili doğru düzgün çalışma ve düzenlemeler yapmaktı.

Buraları kurak, çorak, çöp içinde bırakmak koca koca kurumlara yakışıyor mu?

Yüzlerce personeli olan kurumlara bu alanları sulamak, biçmek, güzelleştirmek çok mu ağır geliyor?

Gelmemeli!

Çünkü onların işi sadece beton dökmek değil.

Bir yerlerde çalışma yaparken aynı zamanda görselliği, güzelliği, yeşili de ön planda tutmak.

Ama bakıyorum da…

Kimsenin aldırış ettiği yok!

Kimsenin umrunda değil!

Bu ilgisizlik ve bakımsızlık bir alışkanlık haline getirdi ve bu alışkanlık ne yaparsak yapalım değişmiyor, bitmiyor ve hep devam ediyor.

Yazık…

Hem de çok yazık!