Al yazmalımda TÜRKAN ŞORAY o masum bakışıyla söyler ya: “Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu sevgi emekti. “ Çünkü sevgi hiçbir zaman bir his olmadı. Hep bir çaba, bir sabır, bir sahipleniş haliydi.
Sevgi iyilikti… birini kırmamak için kendi yaralarını saklamak, ona yük olmamak için sessizce onarmaktı kendini.
Sevgi dostluktu…
Konuşmadan anlaşmak gibi harika bir duygu. Kalabalıkta bile onu görebilmek bir bakışla kalbine dokunabilmekti. Korkusuzca herşeyi anlatabilmekti. Ne bir adım geri nede bir adım ileri değil, senin yanında seninle aynı adımı atabilmekti. Ve en kırık yerini bile saklama gereği duymamaktı.
Ve sevgi emekti…
Bir anlık heves değil, yıllara yayılan bir özen. Onun varlığına her gün yeniden şükretmekti sevgi. Bazen beklemekti, bazen affetmek, bazende sadece susmaktı veya susarak anlamaya çalışmaktı.
Sevgi neydi biliyor musun?
İnsanın içini ısıtan tüm şeylerin bütünüydü. Yumuşacık bir sıcaklıktı. Çünkü kalp ilgisizliğin soğuğunda yaşayamaz. Bir gülümsemenin bıraktığı izdi. Dokunduğunda sana verdiği güvendi. Senin içinde saklanan huzurdu. Belki de hepimizin içinden farklı cevaplar fışkırır bu soru karşısında. Kimi için bir dokunuş, kimi için bir bağdı belki. Belkide herkesin içinde yarım kalan ve karşılığı olmayan tamamlanmayı bekleyen bir anlamdı. Bazen sanırdı sevgi. Bir insanın en kırık, en kapalı haline rağmen ondan vazgeçmemekti. Ama bazende bir kuşu avuçlarından nazikçe gökyüzüne bırakmaktı. Çünkü sevgi, tutmak değil, tutarken incitmemekti.
Aslında sevgi hep vardı. Bir gülüşte, bir duruşta, bir susuşta… kimse onu tam tarif edemedi, ama herkes en az bir kez tattı.
Nazım Hikmet der ya, “ yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak, seni sevmek gibi ciddi bir iştir.” Sevgi sadece güzel anlarda değil; çelişkiler de, kırgınlıklar da, sessizliklerde de varlığını koruyabilmektir. Bir insanı sevmek, hevesle değil, sorumlulukla bağlanmaktır. Nazım'ın dediği gibi “ ciddi bir iştir” çünkü sevgi, rastgele değil, bilinçle seçilir.
Sevmek ciddi bir iştir çünkü … her bakışında kendini yeniden bulmak vardır. Her susuşunda onu incitmeden konuşmayı öğrenmek vardır. Her kavuşmada çocuk gibi sevinmek vardır. Sevgi bir yük değil, bir emanet gibidir. Taşıyanı büyütür, güçlendirir ve değiştirir.