Kendimde, kendi içimde adım atacak yer bulamıyorum. Ağarlaştı günlerim. Tamamlanamamanın ne kadar korkunç bir şey olduğunu anlatmak isterken bu hayatın değil ebedi olan tamamlanmanın hayaline düştüm yine. Uçsuz bucaksız gelen yaşam kaygısını attım başımdan yalnızca dümdüz gitmenin peşindeyim. Bu dümdüzlük bana yaşamın değer kattığı farkındalıkları film şeridi misali göstermeye devam etsin. Varsın olmasın hiçbir şey, öylece savrulup gideyim. Çabam ne yöne savrulduğum değil savrulduğum yere olsun. Ortası yok bu içine düştüğüm meçhulün. Kırık dökük bir evin vereceği faydayım, kulpu kırık bardağın kavranmış gövdesi kadar işe yarıyorum. İkna etmesi elzem bir dürtünün hapsindeyim ben. Memnunsuzlukla bağdaştırmayın lütfen. Yalnızca hissiyatlarımı çok dorukta yaşarım ben. Düşüncelerinde kaybolanım, anlam arayanım, sesini duyurmaya çalışanım. En sonunda bir yere varamayanım işte. Ya da vardığımı sandığım her an en başa dönmelerin sonlanması için aynaların gözünün önünde yakaranım. Bilinmezlikleri gerçeklere dönüştüren muhkem ben isem geri çekilmekten utanmam, her şey benim elimdeyse, elimi arkama saklamaya devam edeceğim. Ben kıvranırken, cebelleşirken duyanım, ilerisini evvelden hazırlayan Rabbim, elbet her seferinde olduğu gibi sağlamlaştığımı benliğimde gördüğümde okşayacak başımı. Günlerim zorlaşırken incesinden elini omuzuma koyan güçtür gökteki tebessüm. 

“ Ne diye yaşamın bana sunduğu her türlü bilmeceyi çözme telaşına kapılayım ? Bana bunca mesele getiren Sorgucu’nun, zamanı geldikçe cevapları da vereceğini düşünüyorum. “ 

• Ralph Waldo Emerson, Yaşamın İdaresi