“Kalpler ancak Allah’ı anlamakla huzur bulur.”

(Rad Sûresi : 8)

Yaşıyor olmanın değerini anlamak ne güzel şey, verilen sürenin değerini anlamak ne güzel. Yaradan’ı razı etmek için çabalamak, yaşattığı her şeyin bir hayra ulaştırması ne tarifsiz bir duygu. Kalbini O’na teslim etmek, teslim olmak dar-ı dünyada ne yüce bir şey. Üzülüyorsun, ağlıyorsun ama sonunda biliyorsun ki istediğin şeye ulaşmak için bunları yaşaman gerekiyor. Peyami Safa’nın da öngördüğü üzere ‘Mücadelesiz ve eziyetsiz bir zaferin değeri yoktu…’  İnsan kendini buluyor adeta, kendini tanıyor ve en sonunda kendine yetebiliyor insan. Olması gereken de bu değil mi, kendine yetebiliyor olmalı bence her insan, bir de kendine sahip çıkmalı düşüncelerine dahi. Her anı hissederek yaşamanın huzurunu anlamanın esintisi. Kendimi Allah’ın rahmetine teslim ettiğimden beri hayal kırıklıklarım benim için şükür sebebi oldu, bana her defasında dolu dolu metanet nasip etti. Elimden giden her ne varsa benim olmadığını hissettirdi. Eski eyyamlar olsa etkisinden çıkamayacağım bir çok şeyle meşgul bile etmedi Rabbim beni. Kaç defa düştüğüm değil kaç defa kalkabildiğimdir önemli olan, hevesimin kırılması değil yeni şeylere heves edebiliyor olmamdır beni yeniden ve yeniden ayağa kaldıracak olan ve yenilgilerimdir beni oluşturan.

“Sarsa da âfâkı efkâr-ı nâdan,

  Bir inşirah verir elbet Yaradan.”