Bazen bir cümle değil, sadece nasıl söylendiği her şeyi değiştirir. Bir kelime, aynı anlama gelse de farklı bir üslupla söylendiğinde yüreğe dokunur ya da yürek kırar. İşte bu yüzden, “üslup güzel duyguların katilidir.” Çünkü çoğu zaman sözcüklerin değil, sesin tınısı, yüzün ifadesi, kalpten geçenin dışa yansıma biçimi belirler iletişimin kaderini.
İnsan kalbinden taşan duyguları anlatmak ister; sevgiyi, özlemi, sitemi… Ama üslup, o duyguların giydiği elbisedir. Yanlış elbise seçilirse, en saf hisler bile yanlış anlaşılır. Bir “git” bazen sevgiyle duyulur. Bir “özledim “ bazen kırgın bir sessizliğe karışır. Güzel duygular, yanlış üslupların gölgesinde kaybolur gider.
Oysa sadece nasıl söylediğimiz değişse, hiçbir duygu ölmezdi. Çünkü üslup, duyguların dili kadar onların yaşam süresini de belirler. Bazen birini kırmak için kötü sözler söylemeye gerek yoktur. Üslup en güzel duyguları bile sessizce öldürür…
Sevgi çoğu zaman o kelimelerin içinde değil, o kelimenin nasıl söylendiğinde saklıdır. Sevdiğimiz insanı fark etmeden incitiriz. Kırmak istemeyiz ama seçtiğimiz kelimeler keskin olur. Oysa aynı şeyi biraz daha yumuşak söylesek, o duyguları halen yaşatırız. Sevgi belki de en çok nezaketle beslenir. Çünkü üslup kelimelerden çok daha fazlasıdır.
Bir sözün kaderi nasıl söylendiğine bağlıdır. Bir cümleyle birini kırmak mümkündür, onarmakta. Bu yüzden bazen özür dilerim değil, nasıl dilediğin, seviyorum değil, nasıl söylediğin belirler sözün değerini. Bazen söz değil, söyleyiş öldürür duyguyu. Ve işte o zaman, üslup en masum hislerin katili olur.