Dile kolay, 25 yıl sonra gelen Trendyol 1. Lig şampiyonluğu hepimizin göğsünü kabarttığı gibi, yıllar sonra yaşlısından gencine herkesin Vansporumuzu konuştuğu bir kent olduk. Ulusal medya, spor gazeteleri, spor servisleri ve siteleri yaklaşık 15 gündür Vansporumuzu konuşuyor. Peki, bu şampiyonluk kolay mı geldi? Tabii ki de hayır. Çok dikenli yollardan, uçurumun kenarlarından şampiyonluk maçına, Kayseri’nin ışıklarına gitmek hiç kolay olmamıştı. 11 aylık uzun bir süreci, dilim döndüğünce siz kıymetli okuyucularımızla üç bölüm halinde paylaşmaya çalışacağım.
Aslında her şey bir haziran akşamı, Nurullah Çetin kardeşimin bir Instagram canlı yayınında başlamıştı. Vansporumuzun kongresi bitmiş, son iki sezonun başarılı başkanı Feyat Kıyak ile yola devam edilmişti. Ancak Feyat Başkan, son iki yıldır gerek hakem hataları, gerek şanssızlıklar, gerekse şehirden yeterli desteği görememesi nedeniyle şampiyonluğu adeta gasp edilmiş bir başkandı. Yorulmuştu ama pes etmeye niyeti yoktu. Vanspor’u teslim edecekse, emin ellere teslim etmek istiyordu.
Nurullah Çetin hocamızın Instagram yayınında, eski başkan vekilimiz Erol Temel ve eski genel sekreterimiz Gökhan Hanoğlu, 200 milyon TL bütçe ve hazır bir yönetimle göreve talip olduklarını, Feyat Başkan’ın da rızası varsa Vanspor’a talip olduklarını açıkladılar. Feyat Başkan da yayına konuk olmuştu. Yayın, bir anda binlerce izleyiciye ulaşmıştı. Feyat Başkan, “Şayet böyle bir bütçeniz varsa hemen kongre kararı alıp görevi devredebileceğim” dedi.
Üç gün sonra Feyat Kıyak Başkan, olağanüstü kongre kararı aldıklarını ve 18 Temmuz’da görevi eski yol arkadaşları Erol Temel ve Gökhan Hanoğlu’na devredeceğini açıkladı. Aynı zamanda diğer Vanspor sevdalılarını da, eğer yönetim ve bütçeleri varsa aday olmaya davet etti. Kongreye sadece 10 gün vardı ve Erol Temel’in kaybedecek bir dakikası bile yoktu. Gruplar belirlenmişti. İyi bir yapılanmayla Vansporumuz bu ligin tozunu attırabilirdi. Hepimizdeki düşünce buydu. Erol Temel ve Gökhan Hanoğlu ikilisi, kongreye kalan 10 günde Ankara’da hem yönetim kurma, hem iç transferi tamamlama, hem de transfer ve teknik direktör belirleme çabası içindeydiler. Sportif direktörlüğe, geçtiğimiz sezon Vansporumuz’da futbol şube sorumlusu olarak görev yapan Ahmet Bilici getirildi.
18 Temmuz günü geldiğinde, Elite World Otel’de son 20 yılın en görkemli kongresi gerçekleşti. Herkes oradaydı. Kulüp başkanlığına Erol Temel seçildi. Feyat Kıyak Başkan ise Türkiye Futbol Federasyonu’nda İbrahim Hacıosmanoğlu’nun yönetimine girdi ve Doğu ile Güneydoğu Anadolu Bölge Sorumlusu oldu. Hâlen bu görevini başarıyla sürdürüyor. Yeni başkanımız Erol Temel, kongrede yaptığı sıcak açıklamada hedefin kesinlikle şampiyonluk olduğunu ifade etti. Teknik direktör olarak, son yılların başarılı hocalarından biri olan Tahsin Tam ile anlaştıklarını duyurdu. Tahsin Tam ismi herkes tarafından kabul gördü. Sonuçta, son yıllarda şampiyonluk apoleti takmış başarılı bir teknik adamdı.
Transfer çalışmaları hız kazandı. İlk açıklanan ön libero transferi, taraftarlar ve otoriteler tarafından pek kabul görmedi. Bir haftalık Van kampının ardından yaklaşık 15 gün sürecek Kayseri kampı başladı. Kayseri Yüksek İrtifa Kamp Merkezi yeni kurulmuştu ve Vansporumuz da ilk kez burada kamp yapacaktı. Kampın son günü, resmi sitede sürpriz bir paylaşım yapıldı. Vansporumuz’da sportif genel koordinatörlüğe, spor camiasının yakından tanıdığı ve çok kıymet verdiğim Sedat Dicle abim getirilmişti. Duyunca, yalan yok, gönül koymuştum. “Sedat abi bunu benden nasıl saklar?” diye. Sonrasında kendi ağzından dinleyince, Sedat Dicle abime hak verdim ve yeni görevinde kendisine başarılar diledim.
Artık ilk maç olan Derince Bld. maçını, her futbolsever gibi ben de sabırsızlıkla bekliyordum. Ancak maça bir hafta kala kaleci krizi baş gösterdi. Yeni Malatyaspor’dan kiralık olarak kadromuza kattığımız Abdulsamed Damlu, TFF tarafından Yeni Malatyaspor’un maçlara çıkabileceği açıklanınca, transfer yasağı nedeniyle kulübüne geri döndü. Ancak ikinci devrede Abdulsamed tekrar gelecek ve şampiyonluğumuzun baş mimarı olacaktı. O an için sadece kaleci Cantuğ Temel’e kalmıştık. Derince maçına kadar bu krize bir çözüm bulmamız gerekiyordu. Transfer döneminin bitmesine kısa bir süre kaldığı için yönetim kaleci transferi konusunda oldukça zorlandı. Nihayetinde, maça iki gün kala Tuzlaspor’dan kaleci Kurtuluş Yurt’u transfer ettik.
Yıllardır kaleden yana sıkıntısı olmayan Vansporumuz, ilk devre bitene kadar kalecilerden çok çekti ve çok basit puanlar kaybetti. Sezonun ilk maçı, geçen sezondan kalan cezamız nedeniyle seyircisiz oynanacaktı. Rakip Derince Bld. takımı, sezonun başlamasına 20 gün kala kurulmuş; tamamı Kocaelili ve Kocaelispor altyapısından gelen genç oyunculardan oluşan bir takımdı. Teknik direktörleri, Kocaelispor’un efsanelerinden Nuri Çolak’tı.
Maçın ilk devresine şok bir golle 1-0 mağlup girdik. İkinci devrede Massis’in golüyle eşitliği yakaladık. Son dakikada Vansporumuzun çilingiri Hasan Bilal, müthiş bir golle skoru belirledi ve sahadan 2-1 galip ayrıldık. Maçın son saniyelerinde Derince takımı yüzde yüzlük bir gol şansını değerlendirememişti. Galip gelmiştik ama çok kötü oynamıştık, sahada adeta tel tel dökülmüştük. Kötü futbolu sıcak havaya bağlayanlar oldu, seyircisiz maça bağlayanlar oldu ama takım gerçekten kötü oynamıştı. İkinci hafta Nazilli deplasmanına gittik. Sıcak ve nemli bir hava bizi bekliyordu. Termometreler 45-46 dereceyi gösteriyordu. Vansporumuz, baştan sona üstün oynadığı müsabakada 3-0 gibi net bir skorla galip ayrıldı.
İki maçta alınan 6 puanın verdiği özgüvenle puansız ve düşme adayı Giresunspor’a konuk olacaktık. Hepimiz bu maçta Vansporumuzun averajını düzelteceğini zannederken, maalesef evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Giresun’da maalesef hakem hatalarının başrol oynadığı maçta çok dirençli bir Giresun takımı gördük. Özellikle Şahin Dik ve ilk profesyonel maçına çıkan kalecileri Göktan Cörüt maça damga vurdu ve Çotanak Spor Kompleksi’nden 1 puanı zor kurtarmıştık. Bu beraberlik olmamıştı; homurdanmalar daha 3. maçta başlamıştı.
Dördüncü hafta Doğu derbisinde Elazığspor’u konuk edecektik. Bu maç belki de 200 milyon TL’ye kurulan Vansporumuz için test maçıydı. Alacağımız 3 puan Vansporumuzu ligde çok fiyakalı bir konuma getirecekti. Tahsin Tam hoca da üzerindeki baskıdan kurtulacaktı. Ama Doğu derbisinde sahada adeta yokları oynayan, pozisyona giremeyen; akıl almaz savunma ve kaleci hatalarıyla maça damga vuran bir Vanspor gördük ve 2-0 mağlup olmuştuk. Çanlar artık Tahsin Tam hoca için çalıyordu. Ama istifa haberi sürpriz bir isimden geldi. Sportif direktörümüz Ahmet Bilici, kendi sosyal medyasından yaptığı açıklamada istifa ettiğini duyurmuştu. Ahmet Bilici’nin istifası tüm kamuoyunda adeta şok etkisi yaratmıştı.
Beşinci hafta Menemen FK deplasmanındaydık. Tahsin Tam dahil hepimiz biliyorduk ki bu hocanın son şansıydı. Harun ile öne geçtiğimiz maçta Onur’un golüne engel olamadık ve son 20 dakikasını 10 kişi oynayan Menemen FK karşısında 1-1’lik skorla 2 puanı bırakmıştık. Maçın hemen ardından Tahsin Tam’la yolların ayrıldığı haberi resmi siteden paylaşılmıştı. Yeni teknik direktör kim olacak demeden hemen sabah saatlerinde sıcağı sıcağına Ümit Bozkurt paylaşımları yapılmıştı. Geçtiğimiz iki sezonda yarım devrede gelip takımı play-offlara götüren, her sezon başı anlaşma yapılmayan Ümit hocanın gelmesini açıkçası doğru bulmuyordum. Daha farklı isimlere yönelebilirdi yönetim kurulu. Ama Ümit Bozkurt ismi öğlene doğru resmi siteden paylaşılmıştı. 3 maçta kaybedilen 7 puanı telafi etme maçıydı içerde oynayacağımız 68 Aksaray maçı. 68 Aksaray takımı da sezona fırtına gibi başlamıştı ve 13 puanla namağlup zirvedeydi. Ümit hocaya maç önü taraftarların sevgi gösterisi vardı. Yalnız sahada yine kötü bir Vanspor izlemiştik. 1-0 kaybetmiştik 68 Aksaray’a. Pozisyona girmekte zorlanan, birbirinden çok kopuk bir futbolcu topluluğu izliyorduk 2-3 maçtır. Maçtan sonra taraftarın da sabrı kalmamıştı ve ‘Yönetim istifa!’ sesleri daha 6. haftadan itibaren yükseliyordu. 6. haftada zirvenin 8 puan gerisindeydik. Son 4 maçta tam 10 puan kaybetmiştik. Taraftar ve bizler çok öfkeliydik bu duruma. Sadece tek bir kişi hâlâ umutluydu, o da başkan Erol Temel. Sezon başından beri en dibe vurduğumuz dönemde bile başkanımız şampiyonluk umudundan hiç vazgeçmemişti. Bazen “Acaba Erol başkan taraftarın aklıyla mı oynuyor?” diyordum kendi kendime. Ama o hiçbir zaman, 11 ay boyunca umudunu kesmedi ve hak ettiği şampiyonluğu ve kupayı 1 Haziran günü Kayseri’de avuçlarının arasına aldı.
Yedinci hafta lige istediği başlangıcı yapamayan Kuzey Marmara A.Ş. Arnavutköy Belediyespor deplasmanına konuk olacaktık. Son 4 maç ve Ümit Bozkurt hoca ile yepyeni bir başlangıç yapma adına çok önemli bir maçtı. Bu umutlarla İstanbul’a gitmişti takım. Ama yine istenilen futbol yoktu sahada. 16. dakikada kaptan Yusuf’un ters vuruşuyla mağlup duruma düşmüştük. İlk devrenin sonunda Arnavutköy takımı 10 kişi kalmıştı. 56. dakikada bu kez kaptan Yusuf beraberliği sağlayan golü attı. Yalnız rakibin eksik kalmasını avantaja çeviremedik ve maç 1-1 sona erdi. Kaptan Yusuf Abdioğlu ile Ahmet Eren’in saha içerisinde tartışması ve maç sonu genel sekreter Gökhan Hanoğlu ile taraftarların diyaloğu maça damga vurmuştu. Takımda bir kriz vardı, belliydi. Ama parasal olmadığı kesindi. Çünkü başkan Erol Temel futbolcuların peşinatlarını kuruşu kuruşuna yatırmıştı. Erbaa maçı öncesi yönetim dikkat çeken bir hamle yapmıştı ve sportif direktörlüğe Bayram Oral’ın getirildiğini açıklamıştı. Bayram Oral geçmişte Kocaelispor’da sportif direktörlük yapmıştı ve o dönemde Kocaelispor şampiyon olmuştu. Ben dahil herkes yönetimin bu hamlesini eleştirmiştik. Hâlihazırda Osman Yıldırgan varken, geçmişte bu işi layıkıyla yerine getiren Ramazan Kıvanç hocamız varken, Vansporumuzun efsanelerinden Ziya Şahin, Yavuz Oruç varken yönetimin bu hamlesi futbol kamuoyu tarafından hep tartışıldı.
Sekizinci hafta müsabakasında maddi krizlerle boğuşan, futbolcularına ödeme yapamayan ligin dibindeki Erbaaspor’u konuk edecektik. Moral bulma açısından çok önemli bir müsabakaydı. Alınacak 3 puan yepyeni bir başlangıç demekti. Aksi durum Vansporumuzu dönülmez bir akşamın ufkuna götürürdü. Nitekim kötü senaryo gerçekleşti ve Erbaaspor’a basit savunma ve kaleci hatalarından 2-1 mağlup olmuştuk. Sezon başı herkesin bu ligi silip süpüreceğini düşündüğü Vansporumuz 8. hafta itibariyle lider Menemen FK’nın tam 12 puan gerisine düşmüştü. 6 maçtır galip gelemeyen bir Vanspor, tehlike çanları her geçen gün daha şiddetli çalan bir Ümit Bozkurt hoca vardı. Taraftarın tepkisi maç sonu daha şiddetli bir hal almıştı. Sosyal medyada herkes Erol Temel ve yönetim kurulunun istifa etmesi gerektiğini söylüyordu. Sorun neydi, bir türlü bulunamıyordu. Başkan Erol Temel kendi sosyal medyasından yaptığı açıklamada görevlerinin başında olduklarını, taraftarları sükunete davet edip hâlâ şampiyonluğun en güçlü adayı olduklarını söyledi.
Dokuzuncu hafta tarihimizde deplasmanda hiç galip gelemediğimiz, her sezon bize çok ters gelen Ankara Demirspor deplasmanına gidiyorduk. Başkent’teki maç ligde var olma maçımızdı. Ümit Bozkurt kadroda rotasyona gitmişti ve bazı önemli isimleri kesmişti. 6 maçtır galip gelemeyen Vansporumuz başkentte şeytanın bacağını kırmış ve 2-1 galip gelmişti. Serik maçına kadar ki 3 maçta 9 puanı kendine hedef koyan Vansporumuz ilk zorlu engeli aşmıştı. Üzerimizdeki kara bulutlar yavaş yavaş dağılıyordu.
Onuncu hafta müsabakasında genç kadrosuyla Somaspor’u ağırlayacaktık. Soğuk havada oynanan müsabakada taraftarımızın müthiş desteğiyle sahadan 3-1 gibi net bir skorla galip ayrılmıştık. Harun, Mert maçın yıldızlarındandı. Kurtuluş çıkardığı toplarla galibiyetin baş mimarlarındandı.
On birinci hafta müsabakasında Seyrantepe (Şilbe)’de çok zor saha şartlarında bölge derbisinde Diyarbekirspor’a konuk olacaktık. Diyarbekirspor lige çok kötü başlamıştı ve 4 puanla ligin son sırasındaydı. Vansporumuz ise haftaya evinde oynayacağı Serik maçı öncesi puan kaybına tahammülü yoktu ve mutlak 3 puan istiyordu. Kaygan ve bozuk zeminde Vansporumuz pozisyona girmekte çok zorlandı. Özellikle maçın ikinci devresinde Diyarbekirspor 3-4 net pozisyonda ya direğe takıldı ya da kaleci Kurtuluş Yurt’u geçemedi. Dakikalar 75’i gösterdiğinde Vansporumuzun çilingiri Hasan Bilal jeneriklik bir gol attı ve 1-0 öne geçtik. Kalan dakikalarda başka gol olmadı ve Vansporumuz tek golle Diyarbakır’dan 3 puanla ayrılmıştı. Bana göre Hasan Bilal’in bu sezon attığı 11 golün içerisinde en özel gol buydu.
On ikinci hafta müsabakasında şampiyonluk adayı Serik Belediyespor’u konuk edecektik. Şampiyonluk adayları Elazığ ve Aksaray’a yenilmiş, Menemen FK’yla deplasmanda berabere kalmıştık. Bu maç; hem yukarılara tırmanma açısından, hem son 3 haftada aldığımız 9 puanın anlam kazanması açısından, hem de taraftarlarımızın gönlünü alma maçıydı. Coşkulu taraftarının desteğini arkasına alan Vansporumuz maalesef maça istediği gibi başlayamadı. Erkan Eyibil ve Onur Özcan’ın kendi kalesine attığı gollerle ilk 13 dakikada bir anda 2-0 mağlup duruma düştük. Bu yenilen iki gol takımımızı demoralize etmişti. İsteğimiz oyunu bir türlü oynayamamıştık ve Batuhan’ın 58’deki penaltı golü de yetmedi; 2-1 mağlup ayrıldık. 12 haftalık dilimde zirve iddiası olan hiçbir rakibimizi yenememiştik ve ikili averajlarda da rakipler avantajlı konuma gelmişti. Eleştiri okları yönetimde, futbolcularda ve teknik kadrodaydı. Yönetim transferde hatalar yaptığı, futbolcuların kulübün büyüklüğünden bihaber oldukları, Ümit hocanın da rakip maçları iyi analiz edemediği ve formayı hakkaniyetli vermediği konuşuluyordu. Ama en çok üzüldüğüm nokta, o sıkıntılı süreçte sportif direktörün çıkıp basın önüne açıklama yapıp öz eleştiri vermemiş olmasıydı.
On üçüncü haftada Bucaspor deplasmanındaydık. Lider 68 Aksaray’ın 12 puan gerisinde, 9. basamaktaydık. Devre arasına kadar puan kaybına tahammülümüz yoktu. Maçın 2. dakikasında Yasin Öztekin’in golüyle mağlup duruma düşsek de Eyüp Akcan, Fuat ve Harun’un müthiş oyunuyla İzmir’den 4-2’lik zaferle dönüyorduk. Aksaray’ın Soma’ya deplasmanda kaybettiği haftada yeni lider Serik Belediyespor’dü. Zaten ikisinin arasındaki liderlik savaşı lig sonuna kadar devam etti. On dördüncü hafta müsabakasında içerde Karacabey Belediyespor’u konuk edecektik. Erbaaspor’a içerde kaybettiğimiz maçtan sonra her rakibi zor görüyordum. Hâlbuki kadro kalitemiz bunları ezerdi ama sezon başından beri o oyunu göremiyorduk. 84 dakika çok zorlandığımız maçta suskun golcü Batuhan Kör’ün, biri penaltıdan olmak üzere, duble yaptığı maçta 2-0 galip ayrılmıştık. Soğuk havada 3 puan bayağı içimizi ısıtmıştı.
İnişli çıkışlı götürdüğümüz sezonda bir de Türkiye Kupası zaferi yaşadık. Ziraat Türkiye Kupası 4. tur maçında Bursaspor’un konuğuyduk. Tek maç olan müsabakada kazanan adını 5. tura yazdıracaktı. Deplasman yasağının olduğu, Vanspor taraftarımızın maça alınmadığı müsabaka adeta nefesleri kesti. A Spor’dan naklen yayınlanan ve hepimizi ekranlara kilitleyen maçın normal süresi 2-2 berabere bitmişti. 15’er dakikalık iki uzatma devresinde de gol olmayınca seri penaltı vuruşlarına geçildi. Sezon başından beri eleştirilen Cantuğ Temel belki de Vanspor formasıyla en özel maçını oynuyordu. Penaltılardaki soğukkanlılığı bize turu getirmişti. Son penaltımızı da genç Ensar Çavuşoğlu golle sonuçlandırmıştı ve 40 bin Bursaspor taraftarı önünde turu geçmiştik. Çok özel bir geceydi bizim için. Yalnız futbolda dün yoktur, yarın vardı. 3 gün sonra İstanbul’da çok önemli Beyoğlu Yeni Çarşı maçına çıkacaktık.
On beşinci hafta müsabakasında İstanbul’da, Maltepe Hasan Polat Stadyumu’nda ligin sert ve sistem takımı Beyoğlu Yeni Çarşı ile oynayacaktık. Cefakar Vanspor taraftarı Maltepe’ye akın etmiş, bir o kadar taraftar da dışarıda kalmıştı. Yalnız Vansporumuz Bursa maçının zafer sarhoşluğundan olacak ki sahada hiç varlık gösteremedi ve 64. dakikada Batuhan Yılmaz’ın golüne engel olamadı. Sahadan 1-0 mağlup ayrıldı. Taraftar maç sonu haklı olarak öfkeli ve tepkiliydi. Karşısında muhatap bulamıyordu. Dakikalarca takım otobüsünün yanında Ümit Bozkurt’u beklediler. Yalnız Ümit hoca gelmedi ve otobüse binerken birkaç cümle sarf edip otobüse bindi. Taraftarlar ve kamuoyu Ümit Bozkurt’un istifasını istiyordu.
Hafta içi yönetim kurulu toplantısında Ümit Bozkurt hocanın görevine son verildiği haberi paylaşıldı. Ümit Bozkurt, 3. kez görev yaptığı Vanspor’umuzda 11 maçta 6 galibiyet, 1 beraberlik, 4 mağlubiyetle başarısız bir dönem geçirmişti. Devrenin bitmesine iki maç kala direksiyon Murat Yıldırım hocamızdaydı. Murat hocamız altyapımızdan yetişmiş, yıllarca Vanspor’umuzda oynamış, kaptanlık yapmış ve son üç sezondur kulüp hocası olarak görev yapıyordu. Son iki haftada içerde Yeni Mersin İ.Y. ve Karaman FK deplasmanlarına gidecektik. Murat hocaya her zamankinden daha fazla güveniyorduk. Zaten 3 yıldır Spor Şehrivan’da kendisine “Yerli İlhan Palut” diyordum.
On altıncı hafta müsabakasında dondurucu soğukta Yeni Mersin İdmanyurdu’nu konuk ettik. Baştan sona üstün oynadığımız maçı 5-1 gibi skorla kapattık. Bu sezon aldığımız en farklı iç saha galibiyetiydi. Maç sonu taraftarlar Murat Yıldırım hocamızı bağırlarına bastılar.
On yedinci ve son haftada rakip deplasmanda Karaman FK idi. Hata yapmadan kazanıp devreye mutlu girmeliydik. Murat Yıldırım hocamız adeta bir taktisyen gibi davrandı ve Karaman’ı deplasmanda hem de mükemmel futbolla 2-0 mağlup ettik. Skorun önüne geçen ise protokol tribününde genel sekreterimiz Gökhan Hanoğlu ile maçı takip eden teknik direktör Yılmaz Vural idi. Acaba Yılmaz Vural mı takımın başına geçecekti? İkinci devre şampiyonluğa giden yolda Vanspor’umuzu neler bekliyordu, bir sonraki yazımda siz kıymetli okuyucularıma anlatacağım.