“Kafayı yedim ya. Üç üç ne demek arkadaşlar? Sen takımını yerin dibine sokuyorsun. Başkalarını güçlendiriyorsun, bizim yavrularımızı yerin dibine sokuyorsun. Bakın bizim size ihtiyacımız var. Bitmiş bir şey yok. Bu takımı yukarı çıkaralım, gurur duyalım. Size teslim edelim. Bizler size güveniyoruz. Çünkü bu takımın sahibi de patronu da sizsiniz!”

Bu sözler Vanspor Futbol Kulübü’nün, Etimesgut’a 2-1 yenildikten sonra “Erhan istifa” tezahüratlarıyla yuhalanan teknik direktörü Erhan Altın’a ait. Somasspor maçı hazırlıkları devam ederken antrenmanı izleyen bir grup taraftarın yanına gidiyor, o da bu sözleri paylaşıyor. Aynı Erhan Hoca maçta yuhalandığı ve istifaya davet edildiği esnada da elini göğsüne koydu taraftarın önünde eğildi sadece. Başka bir tepki göstermedi.

Aynı maçta futbolcumuz Emrah Tacir oyundan çıkarken çok ciddi tepkiler ile kenara geldi. O girdikten sonra alkışlarla taraftarın çağırıp alkışladığı Etimesgutspor’lu Sezer Özmen Vanspor’lu taraftara bizim takınmamız gereken tavrı hatırlatma niteliğinde birkaç cümle söyledi: “Ayıptır ayıp. Henüz hiçbir şey bitmiş değil. Takımınız iyi bir noktada, hala play-off şansınız var. Futbolculara, takıma hakaret etmeyin.” Sezer Özmen, Süper Lig’de top oynamış, Süper Lig profesyonelliği görmüş, futbol ahlakıma sahip bir futbolcu.

***

Profesyonel bir futbol oyuncusu değilim. Mahalle maçı, halı saha maçı seviyesinde futbol oynamışlığım vardır. Fakat küçüklükten beri iyi bir futbol izlerim. Teknik anlamda öyle derin analizler yaptığımı söyleyemem ama futbolun ülke, şehir gibi unsurlarla ilişkisine, sosyolojik boyutuna odaklanmaya çalışırım. Bunca yıllık tecrübeden sonra futboldan çok iyi anlayan büyüklerimin ve işin profesyonellerinin de alanına girmeden vardığım kanaat şu:

Futbolda başarı iki şekilde oluyor: Birisi kurumsallaşma öteki maddi güç ve büyük paralar ile. Kurumsallaşan ve altyapı dediğimiz yapılanması güçlü olan takımlar bu anlamda bir futbol kültürü ve altyapısı oluşturuyor. Bunu yaparken de hızlıca üst sıralara yükseliyor. Maddiyat ile de halihazırdaki tüm futbol altyapısı parası ödenerek elde ediliyor. Yani para kurumsallığı da satın alıp kendisiyle beraber getiriyor.

***

Olayın Vanspor ile ilişkisine gelelim. Bir kere Van bir spor şehri. Bunu söyleyebiliriz. Tecrübe ile sabit bir durum bu. Geçmişte süper lig tecrübesi edinmiş, taraftarına büyüklerle müthiş maç izletmiş ve o ruhu şehre yansıtmış bir takım. Süper Lig dedim de hatırlar mısınız bilmem ama Vanspor’un parladığı yıllar kentin akaryakıtta coştuğu, büyük paralar kazandığı yıllara denk geliyor. İran’dan gelen akaryakıtın gelirleri doğrudan Vanspor’a katkı sunacak şekilde modellendirilmişti. Bu süreçte bu maddi güç ile takımın başına Rıdvan Dilmen gibi isimler geliyor, Süper Lig takımına kök söktüren futbolcular transfer ediliyordu. Para ile bir futbol kurumsallığı yaratılıyor ve bu da Van’ın bir futbol şehri olmasının önünü açıyordu. Daha sonra bu maddi güç bir cazibeye dönüştü. Birileri “faydalanayım” derken takım dibi gördü. Dile kolay 20 yılı aşkın bir hasret dönüştü o başarılar... Geçen 20 yıllık süreçte Vanspor da bitti, Van’ın şaşalı dönemleri de… O Vanspor da tam 20 yıldır 2’inci ve 3’üncü ligler arasında gidip geliyor. 2’ince çıkış bile büyük coşku yaratan bu takımın geçmişine dair çok şey konuşabiliriz. Ama artık yeniden bunları konuşmanın anlamı yok gibi geliyor.

***

Yeni dönemin Vanspor’u az önce bahsin ettiğim futbol anlayışı noktasında bu kentteki örneklerinden farklı. Yıllardır Van’da siyasetin gölgesinde, mülki idarecilerin olduğu dönemde bürokratların elinde bir deneme-yanılma tahtası gibi idare edilen Vanspor Futbol Kulübü geçtiğimiz yıl ilk kez farklı bir anlayış ile yönetilme kaygısıyla elden ele dolaşmadı mı? Bir dönem partilerin üyelerinin yönetimde olduğu, diğer dönem belediyecilerin, VASKİ genel müdürünün, daire başkanlarının futbola yön verdiği bir takım olmadı mı bu Vanspor? 1 yılı aşan sancılı bir yönetimsizlik sürecinden sonra “Bu iş böyle olmayacak” diyen Van’ın çoğunluğu İstanbul-Ankara gibi illerinde faaliyet sürdüren iş insanları, “Bu bir memleket meselesidir” şiarıyla takıma sahip çıkmak istedi. Takım ilk günden itibaren kurumsal bir anlayış ile devralınmak istendi. Tüm altyapısı hazırlandı. Kurumsal bir adaylık ve kongre süreci gerçekleşti ve yönetim değişti. Takımın yeni sürecinde iş insanı Mehmet Avcı ve beraberindeki isimlerle yeni bir model ile yönetilme süreci başladı. Üstelik bu süreç için “Vanspor’un şu ana kadarki en kurumsal yönetim sürecidir” ifadesini net bir şekilde kullanabiliriz.

***

Yeni yönetimde olan insanlar varlıklı insanlar. Fakat gördüğüm kadarıyla bu yönetim takımın oluşumunu maddi ve geçici temeller üzerinde kurmadı. Altyapısı olan, kurumsallığı olan bir takım hedefledi. Bununla birlikte bu takımın bir duruşu bir gücü olması konusunda da bir altyapı oluşturmaya çalışıldı. En hayati ve kritik adım olarak Vanspor “Sürekli olarak para dilenen” bir takım olmaktan çıkarıldı. Yeni yönetim devraldıktan sonra yaşanan onlarca sıkıntıya rağmen kapı kapı gezip para isteyen bir takım görüntüsü hiç vermedi. Üst düzey sponsorluklar yapıldı. Takım bir Süper Lig takımına yakışır bir mantalite ile yönetilme üzerine hazırlandı. Kurumsal İletişim birimi oluşturuldu. Takımın kripto parası oluşturuldu ve 2’inci ligdeki bir takım süper lig ayarındaki takımlarla ayın liginde kurumsal bir sürece dahil oldu. Diğer taraftan, sürekli diyaloga açık ve istişare eden bir yönetim oluştu. Takımın alt yapısı hazırlandı, kadın takımı kuruldu. Para meselesi çözülür çözülmez önceki dönemden kalma bir takım olmasına rağmen bazı takviyeler yapıp lig başladıktan sonra alınan takım bu ligde kafa kafaya mücadele edecek bir kulüp haline getirildi. Üstelik bu değişim kısa sürede benimsendi ve kenti de sürece dahil etti.

***

Dikkat ettiniz mi bilmem, kentte Vanspor konusunda 90’ların ruhu var uzun bir süredir. Ulusal platformlarda, kanallarda, gazeteler de yeniden Vanspor konuşuluyor. Vanspor haberleri Türkiye’nin spor kanallarında daha çok dönmeye başladı. Kadın futbol takımı gibi önemli adımlar yabancı haberlere bile konu olmaya başlandı. Şu sıralar bir alt yapı kuruluyor ve kent çocukları, gençleri Vanspor bünyesinde futbol ile, spor ile buluşmaya hazırlanıyor. Taraftara gelince… Gerek taraftar grupları gerekse bağımsız Vanspor aşıkları nezdinde ben yönetimin, kulübün hiç bu kadar sahiplenildiği bir süreç görmedim. Yönetim taraftar temsilcileri sürekli istişare içerisinde. Buluşuyorlar, konuşuyorlar, yeri geliyor günah çıkarıyorlar. Bir şekilde sürece dahil olmaya çalışıyorlar.

***

Fakat mevcut süreçte bazı kritik noktalar var. Takımın aksayan noktaları olduğu net. 12-13 maçlık bir yenilmezlik serisinin yanında 6 maçta 1 galibiyet, 5 beraberlik süreci de vardı. “Takım çekimser oynuyor, gol attıktan sonra ürkek davranıyor” gibi gibi… Ha keza teknik ve taktik noktasında bazı anlaşmazlıklar, ilk 11’ler ve oynayan futbolcular ile ilgili… Fakat aksayan noktalardan birisi de takımın hala eski günlerini özleyen bazı kesimlerin bu süreçte manipülasyon yaratmak için tetikte beklemesi. Önceki yönetimden bugüne ciddi sıkıntılar ve krizler olduğu aşikâr… Radikal bir değişim olduğu net. Fakat birilerinin ısrarla Vanspor’un amatör ruhtan, 3’üncü lig seviyesinden kopmasını istemiyor gibi… Takımın maddi olarak en güçlü isimler tarafından yönetildiği, en az parasal krizleri konuştuğu ve tam motivasyon ile play-off’u kovaladığı bu süreçte ‘amatör’ ruhlar kişisel ihtiraslarından dolayı nostalji yapmaya çalışıyor. Sanırım Vanspor’un play-off oynayamamasından ya da play-off maçlarından başarı ile çıkamamasından daha kritik ve hayati konulardan birisi budur.

***

Emrah Tacir’in gönlünü alır barışırız, Emrah bizim evladımız kızmaz, yine golü atıp taraftara sarılır. Erhan Hoca yazının başındaki gibi nayif bir tavır takınır “Hepsi başım, gözüm üstüne” der tepkileri taraftarın hırsına verir. Ama unutulmayacak şey bu süreçte takıma köstek olmaktır. Vanspor bir Göztepe değil. Abrahamovic gibi isimler gelip hiçbir zaman bu takımı satın alıp uçurmayacak. Bir Sakarya, bir Kocelispor, bir Altınordu değiliz. Sanayimiz yok, maddi gücümüz yok, gençlerimiz çok ama bu yoklukta futbol okullarında yetişecek, sadece futbol düşünecek durumda bir kentin çocukları değiller. Tamam bunlar yok… Fakat bizim bir ruhumuz ve tutkumuz var. Bizi bu kurtarabilir. Üstelik futbola, futbol ile bu kentin sosyolojisini ve havasını değiştirmeye en çok bizim ihtiyacımız var. Trabzonspor bu konuda ne iyi bir örnek. Trabzonspor kentin kimliği ile tam manasıyla özdeşleşmiş bir ortaklık. Her şey de ayrılsa da Trabzonspor gerçeğinde bir birleşme sağlanabiliyor. Sorarım: Van’ın o ya da bu şekilde birleştiği ve ortaklık kurduğu, tutunduğu bir dal var mı? Yok. İşte Vanspor bu yüzden bize lazım.

***

‘Vanspor’ adı altında kentte yeni bir marka oluşuyor. Bu markanın başında devasa bütçeli şirketleri yöneten, Türkiye’nin en büyük şirketleri ile aynı çatılar altında oturabilen, organizasyon yönetebilen isimler var. Bu insanlar çok üst düzey kurumsallıkları Vanspor’a bir bir yansıtmaya başladı. Vanspor bu kurumsallığı kadın, çocuk, gençler bazında hayata geçiriyor. Bir de 1’inci lig ve sonrası olursa Vanspor Türkiye futbolunun en çok bilinen takımlarından birisi olarak yeniden büyük bir güce dönüşebilir. Haliyle… Başkan Mehmet Avcı’yı, yönetimini, sudan bahanelerle yerden yere vurmak yerine yanlarında duralım. Sene başında bu takımın ligde bile kalamayacağı gerçeği varken, play-off süreci bile belli olmadan bu kurumsallığı ve güzel havayı baltalamayalım. Sahada kazanmak bu işin en önemli tarafı ama Vanspor markasına yeni bir temel atıldığı gerçeğinden hareketle Vanspor’un yeni sürecinde teknik ekibe, futbolculara “Biz yanınızdayız” diyelim. Olmadı, başarılmadı ise şapkayı koyup beraber neticeleri konuşalım. Futbolcular, teknik heyet, yönetim zamanı gelince gidecek. Ama Vanspor hep kalacak. Erhan hocanın dediği gibi “Çünkü bu takımın sahibi de patronu da sizsiniz!” Takımın sahibine, takımını sahiplenmek düşer.

***

Son olarak… Futbolcu küstürmek, teknik direktör değiştirmek, yönetimi istifaya davet etmek kolay. Fakat… “Yönetim istifa” demek Fenerbahçe için sıradan bir tezahürat iken bizim için çok büyük bir ‘lüks’tür. Zira biz böyle bir yönetimin oluşması için 2 yıla yakın bir zaman bekledik. Takım feshedilmeye ve tüm liglerden çekilmeye ramak kala yeniden bu havayı yakaladı. Bu sahiplenmeyi gösterenlere ‘hep destek, tam destek’ göstermek, amatör ruhlu, provakatör ruhlu futbol cahillerinin yorumlarına kulak tıkayıp bir hikâye yazdırmak Vanspor’un özlem dolu bu taraftarına düşüyor işte. Artık gerisi bize kalmış. Biz biliriz!