Bilgi kirliliği, günümüz dünyasının en büyük sorunlarından biri. Tıpkı stoacılar gibi zihnimizi korumamız gerekiyor. Epiktetos'un dediği gibi, "Bizi rahatsız eden olaylar değil, onlara dair düşüncelerimizdir." Peki, zihnimizi bu görünmez kirden nasıl temiz tutarız?
En çok da saf ve iyi niyetli insanlar bu kirliliğin kurbanı olur. Onlar, bilginin manipüle edilebileceğini düşünmedikleri için her şeyi olduğu gibi kabul ederler. Oysa stoacılık bize her bilginin kaynağını sorgulamayı ve her duygunun kökenini araştırmayı öğretir. Aksi takdirde zihnimiz başkalarının düşünceleriyle, kalbimiz ise onların arzularıyla kirlenir.
Yanlış bilgiden daha tehlikelisi, önemsiz şeylerin dikkatimizi dağıtmasıdır. Önemli meseleler arka plana itilir, odaklanma gücümüz zayıflar. Stoacılar bu konuda net: Zihnini amacına hizmet etmeyen düşüncelerden koru, çünkü her gereksiz şey seni erdemli bir eylemden uzaklaştırır.
Sosyal medya algoritmaları, bizi tek tip içeriklerle besleyerek zihnimizi bir yankı odasına dönüştürür. Stoacı bir yaklaşım, bilinçli olarak farklı görüşleri dinlemeyi ve zihnimizi geniş bir alana dönüştürmeyi önerir.
Sürekli öfke, korku ve kıskançlık yayan içerikler ise ruhumuzu yorar ve stoacıların "ruh fırtınası" dediği duruma yol açar. Duygularının kölesi olan bir insan, aklını özgürce kullanamaz. Epiktetos'un dediği gibi, "Seni zincire vuran, zincirin kendisi değil; ona verdiğin değerdir."
Zihnimizi temiz tutmanın yolu seçici olmaktan geçer. Her bilginin kaynağını araştır, farklı görüşlere kulak ver ve bilgiyi olgunlaşması için zamana bırak. Aynı şey duygular için de geçerlidir: sana ait olanı, başkasından bulaşanı ayırt etmeyi öğren.
Sonuç olarak, bilgi ve duygularımızın toplamıyız. Kirli bilgi aklı, kirli duygu kalbi esir alır. Arınmış bir zihin ve dingin bir kalp, bizi hem kendimize hem de hakikate yaklaştırır. Özgürlük, zihnini kirden ve kalbini kinden arındırabilenindir. Peki, sen zihnini ve kalbini kime emanet ediyorsun?