Bu Yazımda empati yaparak kendimi Hamas’ın yerine bırakarak yazmak / seslenmek istiyorum. Belki tam olarak onların duygularını yansıtamam ama dışardan izleyen biri olarak izzetli bir duruşun yerine geçmek bile tüylerimin ürpermesine neden olabiliyor. Kendi gözlemlerim ile Bu izzetli Duruşun sesine kulak verelim…
“Kudüs'ten yankılanan bir sesle, Gazze'nin yıkılmaz iradesiyle ve tüm Filistin topraklarında yankı bulan bir inançla, Orta Doğu ve İslam coğrafyasının bugünkü durumuna dair sözümüzü beyan ediyoruz. Bizler, vatanları gasp edilmiş, kardeşleri şehit edilmiş, mukaddesatı çiğnenmiş bir halkın meşru müdafaa hakkını savunan İslami Direniş Hareketi (Hamas) olarak, bölgemizde ve ötesinde yaşanan her gelişmeyi imanımızın ve davamızın süzgecinden geçiriyoruz.
Yıllardır, hatta asırlardır İslam ümmetinin kalbine saplanmış bir hançer olan Siyonist işgal, bugün Gazze'de eşi benzeri görülmemiş bir vahşetle insanlığa karşı suç işlemeye devam etmektedir. Çocuk, kadın, yaşlı demeden masum canları katleden, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri bombalayan bu terör şebekesi, tüm dünyanın gözü önünde bir soykırım uygulamaktadır. Bu soykırım karşısında uluslararası toplumun büyük bir kesiminin sessizliği, hatta işgalciye verdiği açık ve zımni destek, adaletin ve insan haklarının ne denli seçici uygulandığının acı bir ispatıdır.
Ancak bilinmelidir ki, Filistin halkı ve onun bağrından çıkan direniş asla teslim olmayacaktır. Her türlü ambargoya, kuşatmaya ve saldırıya rağmen ayakta kalan Gazze, onurun ve izzetin sembolü olmuştur. Sunduğumuz şartlar nettir: Bu vahşet derhal durmalı, işgal güçleri Gazze Şeridi'nden kayıtsız şartsız çekilmeli, esir kardeşlerimiz serbest bırakılmalı ve Gazze'nin yeniden imarı için tüm engeller kaldırılmalıdır. Ancak bu adımlar atıldıktan sonra kalıcı bir sükunetten bahsedilebilir.
Bölgemizde yaşanan her kriz, her çatışma ve her siyasi manevra, ne yazık ki ümmetin dağınıklığından ve ortak bir stratejiden yoksun oluşundan beslenmektedir. Bazı İslam ülkelerinin, ümmetin maslahatı yerine dar ulusal çıkarlarını ve küresel güçlerin dayatmalarını öncelemesi, Siyonist rejimin cüretini artırmakta, Filistin davasını zayıflatma çabalarına hizmet etmektedir. İşgalciyle normalleşme adı altında atılan adımlar, Filistin halkının sırtına saplanan yeni bir hançerdir ve tarih bu ihaneti asla affetmeyecektir.
Bizler, tüm İslam coğrafyasındaki kardeşlerimize sesleniyoruz: Filistin sadece Filistinlilerin değil, tüm Müslümanların, hatta tüm insanlığın onur davasıdır. Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü, ümmetin özgürlüğünün mihenk taşıdır. Bu bilinçle, siyasi, ekonomik ve diplomatik tüm imkanların seferber edilmesi, işgalciye karşı net ve caydırıcı bir duruş sergilenmesi elzemdir. Unutulmamalıdır ki, düşmanın gücü bizim dağınıklığımızdan kaynaklanmaktadır.
Tüm olumsuzluklara rağmen, bölgede bir direniş ekseninin varlığı ve giderek güçlenmesi umut vericidir. Lübnan'da, Yemen'de ve Irak'ta işgale ve emperyalist müdahalelere karşı duran kardeşlerimizle omuz omuza olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz. Filistin davasına samimiyetle sahip çıkan, halkımızın yanında duran her devleti ve her halkı saygıyla selamlıyoruz. Türkiye halkının ve devletinin Filistin konusundaki vicdanlı duruşu ve desteği bizler için kıymetlidir.
Dünya artık tek kutuplu bir düzenden hızla uzaklaşmaktadır. Yeni güç dengelerinin oluştuğu bu süreçte, İslam dünyasının kendi içinde birlik ve beraberliği sağlayarak hak ettiği yeri alması gerekmektedir. Filistin davası, bu birliğin çimentosu olma potansiyeline sahiptir.
Zorlu bir süreçten geçtiğimizin farkındayız. Ancak Allah'ın vaadi haktır ve zafer, sabreden ve direnen müminlerin olacaktır. Filistin halkı, bedelini kanıyla ve canıyla ödediği bu kutlu direnişten asla vazgeçmeyecektir. İşgalciler ve onların destekçileri er ya da geç yenilgiye uğrayacak, Filistin özgürleşecek ve Mescid-i Aksa yeniden hürriyetine kavuşacaktır.
Tüm İslam ümmetini ve vicdan sahibi tüm insanlığı, bu haklı mücadelemizde yanımızda olmaya, Filistin halkının sesine ses katmaya ve zalime karşı durmaya çağırıyoruz. Unutmayın, Gazze düşerse Kudüs düşer, Kudüs düşerse İslam coğrafyasının kalbi düşer. Ama Allah'ın izniyle ne Gazze düşecek ne de Kudüs esir kalacaktır.”
"Allah, kendi (dini)ne yardım edenlere muhakkak yardım eder. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, mutlak galiptir." (Hac Suresi, 40)