Seçime dair yorumların ardı arkası kesilmiyor. Herkes kendince artısını, eksisini ortaya koyarak ‘çok farklı’ 1 Kasım seçimlerini değerlendirmeye devam ediyor. Fikir adamları seçimi tartışırken AK Parti dışında 3 partide ise sıkıntılı günler yaşanıyor. Zira ilk baraj zaferini 7 Haziran’da yaşayan HDP’nin 1 Kasım seçimlerinde barajı geçmesine rağmen farklı sesler HDP’de de bir değişimin yaşanması gerektiğini dile getirirken CHP ve MHP ise çok daha büyük bir ‘çatlak’ ile mücadele ediyor.

 

Neyse…

 

Seçime dair değerlendirmelerin birinde Hürriyet gazetesi yazarı Taha Akyol diyor ki:

“Seçim sonuçlarında en çok sevindiğim husus, HDP’nin hem oy kaybetmesi hem de meclise girmesi oldu. Baraja takılsaydı, Kürt meselesinde çözüm yerinin TBMM olduğu düşüncesi ciddi yara alacaktı. Oylarını artırsaydı, hatta korusaydı 7 Haziran’dan sonra sergiledikleri KCK güdümlü çizgi güçlenecekti. Şimdi hem parlamento çatısı altında yer aldılar hem de Kandil yüzünden oy kaybettiklerini gördüler.”

 

Bunun gibi nice değerlendirmeler ve HDP’nin oy kaybının altındaki sebepleri derinlemesine inceleyen nice söylemler var. Ama Akyol’un değerlendirmesinde olduğu gibi HDP’nin bir uyarı aldığı konusu herkesin ‘hemfikir’ olduğu bir söylem.

 

Çünkü öyle küçük bir oy kaybı değil HDP’nin ki: Tam 1 milyon 140 bin oy! Giden oyların büyük bölümünü emanet oy diye tanımlayıp işin içinden çıkmamak gerekiyor. Çünkü HDP Türkiye genelinde 2.3 oy kaybı yaşarken Doğu-Güneydoğu’da ise tam 7,2 civarında bir oy kaybı yaşamış. Hem Doğu’da hem Güneydoğu’da oylarını ortalama 7’şer puan civarında düşürmüş.

 

Bunun Van’a yansıması ise yüzde 10’un üzerinde!

 

***

 

SİNEK KÜÇÜKTÜR AMA MİDE BULANDIRIR!

 

HDP 7 Haziran’da 370 bin 822 olan oyunu 1 Kasım seçimlerinde Van’da 313 bin 165’a düşürmüş. Fark 57,657! Yani neresinden baksanız 1 milletvekili kadar oy. Yani AK Parti oyunu biraz daha artırmış olsa durumun 5-3 olması işten bile değil. Üstelik bu kayıp sadece Van’da değil. Merceği biraz daha yakınlaştıralım. HDP Van genelindeki 13 ilçenin tam 13’ünde de oylarını düşürmüş!

 

Üstelik düşen oyların büyük bölümü nüfus olarak en büyük ilçelerde…

 

-İpekyolu’nda 69.65’ten 59.63’e düşmüş. Yaklaşık 15 bin oy farkı var! Hatırlarsanız yerel seçimlerde AK Parti İpekyolu belediyesini 3 bin yakın bir oy ile kaybetmişti! Ne diyorduk? İpekyolu Van’ın kalbidir, İpekyolu’nu alan Van’ı alır. HDP açısından İpekyolu bu aşamada tehlikede.

-Tuşba’da oylar 71.37’den tam 59.61’e kadar gerilemiş! Oy kaybı 8 bin civarında.

-Edremit’te 69.50’den 61.09’a düşmüş. Fark 5 binden fazla.

-Erciş’te 66.48’den 58.21’e düşmüş. Oy kaybı 9 bin civarında!

-Bu 4 ilçenin dışında diğer tüm ilçelerde de aşağı yukarı aynı oranlarda düşüş var! En az düşüş Başkale’de olmuş. Yüzde 2 oranındaki düşüş 700-800 oya tekabül ediyor. Ama buradaki ince detay HDP’nin küçük nüfuslu yerlerdeki oy düşüşünden ziyade büyük ilçelerdeki düşüşünün ‘büyük’ olması. Toplam 25 bin oyun çıktığı bir Başkale ile bir İpekyolu bir değil.

 

HDP tüm bu düşüşleri iyi okumalı. Şimdi bazı çevrelerin özellikle Van’da HDP’ye yön veren isimlerin ‘HDP’nin barajı geçmesini’ büyük bir başarı okumasına diyecek söz yok. Fakat böyle bir ‘rehavet’ bir dahaki sonuçta ‘mağlubiyet’e dönüşebilir. Yani 8 vekilin 6’sını almış olmak bir sonraki seçimlerde aynı durumun devam edeceği anlamına gelmiyor. Bir dönemler AK Parti de Van’da 6-1, 6-2 almıyor muydu? Sonra ne oldu? Önce 4-4 sonra 7-1, sonra 6-2. AK Parti’yi o dönem mağlubiyete götüren önemli faktörlerden birisi bu ufak oranları hesaba katmadan ‘biz alırız’ şeklindeki bir teşkilat bakışıydı.

 

***

 

HDP VAN’DA YÜZDE 10’NU NEDEN KAYBETTİ!

 

HDP’nin 80 milletvekilinden 59’a düşmesine rağmen meclisin 3’üncü büyük partisi olması bazı yanılgılar yaratabiliyor. Deniliyor ki:

 

-Bizim esas oyumuz 7 Haziran’da aldığımız oylardır. Biz bunu dikkate alıyoruz.

-MHP’nin politikası AK Parti’nin oylarının artmasına neden oldu.

-Halkta bir korku oluşturuldu ve halk bu korkuyla AK Parti’ye oy verdi.

-Vatandaşların çoğu istikrarın sürmesi endişesiyle yüz yüze bırakılarak ya istikrar ya savaş seçeneği arasında mecbur bırakıldı.

 

Türkiye’de siyaset acımasız… Daha düne kadar CHP’yi ve HDP’yi göklere çıkaran ve ‘güçlü’ muhalefet vurgusu yapan medya organları, aydınlar anında rotayı değiştirebiliyor. Ya da HDP’nin 7 Haziran’daki büyük başarısı 1 Kasım’dan sonra çok acımasızca eleştirebiliyor. Herkesçe HDP’nin farklı bir sebebi var:

 

-HDP’ye oyları PKK ve Kandil kaybettirdi diyenler de var, KCK’nin kazandırdığını savunanlar da.

-Hendeklerin oy kaybının temel sebebi olduğunu dile getiren de var, hendeklerin kazıldığı yerlerdeki oyların artışını örnek gösteren de.

-Öz yönetim konusundaki tutumun halktan onay almadığını söyleyen de var, bölgenin HDP’yi iktidar yaparak aslında öz yönetime oy verdiğini savunan da.

-Figen Yüksekdağ’ın sözlerinin, çıkışlarının HDP’ye kaybettiğini tartışanlar, HDP’nin Türk Solu tahakkümünden kurtulmasını tartışanlar da var, karşılığında HDP’nin Yüksekdağ ile 7 Haziran’da Van’da rekor oy aldığını belirten de…

 

***

 

Haliyle bu eleştirilere kulak vermek gerekiyor. Hem bu eleştirileri yapan isimler öyle yabana atılır isimler de değil. Türkiye’nin en aydın, demokrat isimleri. 7 Haziran başarısının önemini bilen ve Demirtaş’ı iyi bir siyasetçi olarak gören isimler. Örneğin en çok tartışılan konulardan birisi olan ‘hendek’lerin HDP’nin oyunu düşürmediği ile ilgili bir konuda Radikal yazarı Ezgi Başaran’ın köşesinde şöyle bir bölüm vardı önceki gün: 

 

“HDP’nin oyunun düşmesinde PKK’nin takındığı tavrın, kazılan hendeklerin hiç etkisi yoktur. Mesela Cizre’de hiç oy azalmadı. Bakınız sevgili arkadaşlar… Ben şimdi desem ki… Hendeklerin kazıldığı, sokaklarında eli silahlı gençlerin dolaştığı Cizre’de oy düşmediyse, o hendeklerin ve eli silahlı gençlerin aynı tabloyu kendi il ve ilçelerinde yaratmasını istemeyen tüm kentlerde düştü…”

 

Örneğin hendek ve çatışmalar konusunda olayların diğer illere göre nispeten daha az olduğu Van’da yüzde 10’luk bir oy kaybını HDP kanadı neye yoruyor? Sormak gerekiyor… Bence olayı sadece ‘korku’ ile açıklamamak gerekiyor.

 

***

 

TÜRKİYE’NİN YÜZDE 50’Sİ APTAL MI?

 

Ak Parti’ye oy veren yüzde 50’lik kesimi ‘aptal’ olarak tanımlayıp olayın içinden sıyrılmak çok da fayda etmeyecek bir hamle. 7 Haziran seçimlerinde yüzde 40 oy alan AK Parti’yi ‘zayıf’ halka olarak görüp yüzde 60’lık bloku ‘kurtarıcı’ olarak gören solcular, aydınlar, demokratlar neredeler şimdi?

 

Halkın yüzde 50’si demişken, bir dönemler “Türkiye’nin yüzde 60’ı aptaldır” diyen Aziz Nesin’in o sözlerini hatırlatan tartışmalar sürerken bir döneme damgasını vuran o sözlerin sahibinin oğlu Ali Nesin de seçime dair ‘çarpıcı’ değerlendirmeler yaptı.

 

Ali Nesin’e göre: “Recep Tayyip Erdoğan üst düzey, dâhi seviyesinde bir stratejist. Bunu kabul edelim ve kimle aşık attığımızı iyi bilelim.”

 

HDP için ne diyor peki: “PKK elinden geleni yaptı HDP’nin oyların düşmesi için. Ama HDP de PKK'den mesafesini yeterince alamadı. Kürt seçmen AKP ve PKK'nin bu oyununu yutmaz diye ummuştum, ama öyle olmadı, Doğu seçmeni HDP'yi cezalandırdı. Doğu illerindeki HDP düşüşüne bakılırsa, HDP'nin Türkiyeleşmesi ve bağımsızlığını kazanması sadece Cihangir seçmeni için değil, Kürt seçmen için de önemli. Bu da Türkiye kolay kolay parçalanmaz demektir, rahat olalım. HDP önümüzdeki günlerde PKK'den uzaklaşmalıdır. Dört yıl yeterince uzun bir zaman ve Demirtaş daha çok genç.”

 

Aslında burada ince bir mesaj var. HDP’yi Türkiyelileştiren yüzde 13’lük kesim Etiler, Cihangir, Taksim değildi aslında, HDP’ye yüzde 70-80’ler oranında oy verin “Bizler meclise” diyen Kürt halkıydı. Haliyle her şeye rağmen AK Parti’ye destek veren Kürtlerin de kafasında bir şeyler olmalı? Öyle ‘aptal’ deyip geçmemeli biraz daha iyi ‘dinlemeli’.

 

***

 

YAPACAK ÇOK İŞ VAR!

 

Türkiye’de dört ay arayla yapılan seçimlerde bile oyların nasıl değiştiğini gördük hep beraber. Şimdi HDP’nin önünde önemli bir sınav var. Önümüzdeki 4 yıl içinde HDP:

 

-Çözüm süreci konusunda tekrardan inisiyatif alan taraf olmayı başarmalı.

-7 Haziran’da kazandığı Türkiye Partisi politikasının altında ezilmeden herkesin partisi olmaya devam etmeli.

-Sadece siyasi ve ideolojik tartışmalar ile yetinmeyip 7 Haziran’da taahhüt ettiği yerel bazlı vaatlerin ve derdi kalkınma olan çalışmaların da takipçisi olmalı.

-Yerel yönetimler konusunda elindeki belediyelere daha çok sahip çıkmalı ve yerel yönetimler konusunda daha büyük adımlar atmalı.

 

***

 

HEM HDP’YE HEM AK PARTİ’YE MESAJ

 

Bakın IPSOS adlı şirket çok ilginç verilerin olduğu bir seçim çalışması paylaştı önceki gün. Ankete göre halk Ak Parti’ye oy verdiğinden pişman değil. Aksine 1 Kasım seçimini gören seçmen, bugün seçim olsa AK Parti’ye destek oranını yüzde 53’e çıkarmış görünüyor.

 

Yine katılımcıların yüzde 33'ü, barış görüşmelerinin hemen başlaması gerektiğini belirtirken, buna karşılık yüzde 30 operasyonların sürmesini talep etti. Çözüm sürecine destek verenlerin oranı ise yüzde 60 oldu. Kürtlerin destek verdiği AK Parti’de de HDP’de bunu görmezden gelmemeli. Halka rağmen siyaset yapma yoluna girmek yok yani!

 

Mesajı aldınız: Eğer beklenilen çözümse çözün işte!

 

***

 

VAN ASLINDA KAZANDI…

 

Ben, Van özelinde enseyi çok da karartmamak gerektiğini düşünüyorum. Hem HDP’nin hem AK Parti’nin kazandığı Van’da kentin sorunlarının çözümünde beklentilerimizi sonuna kadar yükleyip çözüm isteyeceğimiz iki partinin 8 milletvekilimiz var. Van’ın ve Kürtlerin bir kez daha şans verdiği AK Parti tek başına iktidar, HDP ise bölgede iktidar, mecliste üçüncü büyük parti. Haliyle bu seçimde Van’da Kürtler kazandı. HDP her şeye rağmen MHP’nin bile ötesinde çok milletvekili çıkardı ve iyi bir durumda. Haliyleri HDP’nin bu oy kayıpları altındaki sosyolojik gerçekleri iyi görmesi iyi okuması gerekirken bölgede iktidar, yerel yönetimlerinin büyük çoğunluğunun sahibi olduğunu unutmamalı.

 

Önümüzde seçimsiz tam 4 yıl var. Şimdi HDP için de ‘siyaset’ten çok ‘icraat’ vakti…

 

***

 

Yazımızı da Qazi Muhammed’in Kürt siyasetçilere de bugün bile hitap edebilecek olan vasiyeti ile tamamlamış olalım:

 

“Size bir diğer vasiyetim de şudur: Halkın mutluluğunu, iyiliğini isteyin. Halk sizin yardımcınız olursa, eminim ki siz de Allah'ın yardımıyla başarıya ulaşırsınız. "Sen niye başarıya ulaşamadın" diyebilirsiniz. Cevap olarak diyorum ki, "Vallahi ben başarılı oldum. Ben halkın ve vatanın uğruna malımı, canımı veriyorum. Bundan daha büyük bir başarı, nimet olur mu?" İnanın ki ben her zaman Allah'ın, onun resulü, halkım ve vatanın huzuruna yüz akıyla çıkacak bir ölümü istedim. Bu, benim için bir zaferdir.”