Son dönemlerde en büyük korkumuz, çocuklarımıza daha adil daha insani ve daha yaşanılır bir dünya bırakmakta başarısız olma korkusudur. Başarısız olma korkusunu tam atlattık derken gene bir çocuğumuzun canını yakan birileri çıkıyor karşımıza. İnsanlar, insan olsun ve insani gereklilikler doğrultusunda yaşasınlar diye 1500 yıl önce gönderilen Peygamber efendimizin ilk işi çocuklar olmuştur daha doğrusu kız çocukları olmuştur. Hiçbir çocuğa cinsiyetçi yaklaşmadan onlara, daha doğru olan bir dünyayı nasıl bırakacağının peşine düşüp ve her çocuğun özel olduğunu dile getirmiş ve bu konuda başarısız olmaktan her daim çekinmiştir. Peki ya şimdi, bizde başarısız olma korkusu hiç yok mu? Evet, Peygamber efendimizden sonra artık çocuklara cinsiyetçi bakılmayacağını ve sünnet ehli olarak onun peşinden gidip onun çocuklara baktığı şekilde bakacağımızın sözünü vermedik mi? Yoksa biz sahtekar mıyız? Yalan mı konuştuk? … Evet, defalarca evet, biz Peygamber mirasına sahip çıkamadık ve bazı din istismarcıları yüzünden, küfür ehli yüzünden hala çocuklara cinsiyetçi yaklaşıp onlara hayatı dar ediyoruz ve bu konuda olumlu bir yol katledemeyeceğimizin korkusunu yaşıyoruz.
Kız çocuklarının okula gitmemesi gerektiğini, kız çocuklarının sadece bir üreme aracı olması gerektiğini, kız çocuklarının sokaklarda oynamaması gerektiğini, kız çocuklarının ancak yanında bir erkek varsa insani bakılacağını… Dile getiren ve bunu çok rahat bir şekilde milyonlara yaymaya çalışan şirk ehline karşı başarısız olma korkusu her daim bizde kökleşmektedir. Bu korku duygusu insan için adeta bir zehir halini alabilir. Korku insanın içindeki tutkuyu, heyecanı, hayalperestliği öldürebilecek kadar güçlü bir duygudur. Bu daima büyüyen korkudan dolayı harekete geçememek, aynen başarısız olup neden başarısız olduğunu fark edememek kadar hatta daha da kötüdür. Yanlışı görmek, gördüğünü anlatmak ve kendi doğrularına tapar hale gelen insanlara karşı söyleyecek onlarca sözü olmak… Ama karşında seni dinlemeyen, başka bir açıdan bakıp seni hiç olmadığın hatta ne olduğunu dahi bilmediğin bir tarafın insanı ilan eden ve olan yanlışları başka yanlışlarla karşılaştırıp kendi yanlışının doğruluğunu sana dayatmaya çalışan… Kişilere karşı başarısız olma durumu içimizi her daim çürütmektedir.
Tabi her insan için inançlarına, hayattaki hedeflerine ve değer yargılarına göre başarısızlık ve başarı tamamen farklı şekilde tanımlanırlar. Yani bir insan için korkunç bir başarısızlık örneği olan bir durum, bir diğer insan için benzersiz bir deneyim fırsatı olarak görülebilir. Buda hayata nasıl baktığımızın ve hayattan neler beklediğimizin sonucunda bizde ortaya çıkan bir duygudur. Psikologlara göre, bu korkunun altında yatan pek çok neden vardır. Öncelikle çocukluk döneminde ailesi tarafından desteklenmeyen ve devamlı olarak olumsuz eleştiriler alan insanlarda çoğunlukla başarısızlık korkusu baş göstermiştir. Aynı şekilde çocukluktan itibaren şahit olduğu yanlışlıkların bir turlu olumlu yönde seyir göstermemesi de kişi de kakorafiyayobi ye sebebiyet vermektedir. Ailesi tarafından kabul edilen, kulaktan duydukları ve doğruluğuna tapar derecede inandıkları ama hiçbir sahi ilahi kitapta yeri olmayan ve bilimden uzak konular çocuklara yaşattırmaları da çocuklarda ilerde başarısız olma korkusunu körükleyecektir.
Peki insanlık vasfını gerçekte taşıyanların sahip olduğu çocuk eksenli korkuların sonu ne olacak, hep mi sonucu başarısızlık olacak? Suratımıza baka baka her turlu istismarı bir kılıfa
sokan küfür ehlinin, kız çocuklarına farklı bir canlıymış gibi bakma münasebetsizliklerini ne zaman yerle yeksan edeceğiz? Aslında tüm korkularımızın temelinde bu belirsizlik olgusu vardır. Yani, kişinin esas korktuğu şey onu bekleyen negatif olaylar veya durumla değil, bu durumlar konusunda bir öngörüsünün bulunmamasıdır. Bu belirsizlik duygusu endişesine karşılık savunma geliştirmesi açısından ona engel olmaktadır. Bu yüzden başarılı olmak, daha adil daha insani olanı istediğiniz ve korktuğunuz işler hakkında enine boyuna düşünerek işe-hayata başlamalıyız. Bizleri bir şekilde alıştırılmaya çalışılan ve her pislikte bir bahane bir sığınak bulmaya çalışan gruplara karşı akli kelamımızı asla yitirmemeliyiz.
Başarısızlık korkusu tek başına değildir, altında başka duygular daha yatıyordur. Dile getirmekten, acaba bana bir iftira atarlar mı ya da beni eşimden, aşımdan, çocuklarımdan ederler mi? Düşüncesi bizde kökleşecek, başarısız olma korkusunu hep var edecektir. Neden başarısız olmaktan korktuğunuzu kendinize iyice sorun. Patronunuz tepkisi mi sizi korkutuyor? İşinizi kaybetme korkusu mu? Yoksa alabileceğiniz olumsuz yorumlar mı? Eğer korkunuzun esas kaynağını oluşturan temel faktörleri ortadan kaldırabilirseniz, kendinizi daha güvenli sularda bulabilir ve buna yönelik stratejiler oluşturabilirsiniz.
Her kelimesini defalarca okuyup ve acaba yanlış bir şey yazdım mı ve birilerinin tepkisine iftirasına maruz kalır mıyım? Diye diye bu satırları kaleme aldım. Her işin başında olumlu bir tutum takınmak gerekiyor ve ben de öyle bir tutumda olmayı çok isterdim. Ben çocukların zulüm gördüğü bu çağa rağmen bana teslim edilen 18 öğrencimle hayata pozitif bakmaya ve yarına umutla bakmayı her zaman kendime motto edindim. Eğer üzerinde çalıştığımız işte pozitif düşünebilirsek ruh halimizi ve motive oluşumuzu yüksek tutabilir ve kendimizi sabote etmeyi bırakabiliriz.
ERCÜMENT ZÜNGÜR