Sadî Şirâzî’nin Gülistân’ın 38’inci hikayesinde şöyle bir şey paylaşılır: Bilgi kişilerden bir topluluk Kisra’nın (Enuşirvan’ın ünvanı) huzurunda ülke meselelerini konuşuyorlardı. İçlerindeki en bilge kişi Büzürkmihr ise susmuş onları dinliyordu. “Niçin susuyorsun?” diye sordular. Şöyle cevap verdi: “Vezirler, doktorlar gibidir. Doktor ise, ilacı ancak hastaya verir. Görüyorum ki tespitleriniz fazlasıyla doğrudur. Şu hâlde benim bir şey söylemem hikmete uygun düşmez.”

Müdahalem olmadan bir iş gerçekleşiyorsa, onun hakkında konuşmam doğru olmaz. Fakat yolda bir kör ve önünde bir kuyu görsem, işte o zaman susarsam günaha düşerim.

***

“Doktor ilacı ancak hastaya verir.” Sanırım yukarıdaki hikayedeki can alıcı kısımlardan birisi bu cümle. Bu söze günümüzde yaygın bir şekilde kullanılan atasözlerimizden birisi ile de devam ettireyim, daha sonra konuya geleceğim: “Ağlamayan çocuğa meme vermezler.” Tamam şimdi oldu. Sanırım bağlamdan kopmadan maruzatımı aktarabilirim artık. Hemen somutlaştırayım.

Depremde Van Et ve Süt Kurumu hasar almıştı. Hasar alan binada üretim durdu. Van depremi, toparlanmayı, yeniden yapılanmayı konuşurken Et ve Süt Kurumu varmış, bu kentin en önemli kurumlarından biriymiş, çok elzemmiş, olması lüzummuş gibi konular unutuldu gitti. Kurumun çalışanları Erzurum’a gönderildi, kurum işlevsiz hale geldi. Aradan yıllar geçti, Van fabrika ayarlarına döndü. Bir de baktık bir şey eksik: Kentin Et ve Süt Kurumu ortada yok! Üstelik arada da Et ve Süt Kurumu’nun hasarlı olduğu, yeniden yapılacağı, programa alındığı gibi konular da sürekli konuşulup duruyor. Ama ortada ne et var ne süt!

Bu sürünceme böyle devam ederken o dönem Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı olarak görev yapan Van eski Milletvekili Sayın Fatih Çiftçi beyefendiyi aradım. Dedim ki, “Sayın vekilim, Et ve Süt Kurumu yapılacaktı yapılmadı. Çalışanlar gitti. Bina yıkıldı. Ortada bir şey yok. Bu kurumun bir daha yapılmayacağı söyleniyor.” Sağ olsun dinledi, ilgi alaka gösterdi, “Konuyu araştırıp size döneceğim.” Dedi. Üstelik kısa sürede de geri döndü. Kendisi de şaşırmış bir hale anlattı. “Ömer Bey haklısınız, Et ve Süt Kurumu programa alınmış ama yapılmamış. Ama ben bu konunun takipçisi olacağım. Size söz veriyorum.” dedi. Ertesi günlerde tekrar arayıp, “Ben ilgili bakanlıklar nezdinde tüm girişimleri yaptım, ilgili yatırım takip edilmediği için dediğiniz şekilde olmuş, ama biz bu yatırımı yeniden Van’a kazandırmak için gerekli sözü aldık.” Dedi. Aradan bir süre geçti o dönem oluşturulan Van Güç Birliği Platformu, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, 10 genel müdür ile Van’a geldi. Konu orada da tartışıldı. Ne hikmetse ekibinde bazı isimler itiraz edip “Ne gerek var sayın bakanım” gibisinden bir şeyler söyledi. Ama bakan dinlemeyip “Van Et ve Süt Kurumu’nu yeniden yapacağız” şeklindeki müjdeyi paylaştı.

***

Benim şahsıma ait bir besi merkezim, kesimhanem, tarım ve hayvancılık üzerine yatırımım yok. Yani konu belki de dönem itibariyle en çok bizlere uzak bir meseleydi. Ne gariptir, konu o dönem söz konusu mesele saysanız bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar insanın gündemiydi. Hani biz tarım ve hayvancılık kentiyiz ya. Hani bizim en büyük gücümüz bu sektör ya. Küçükbaş hayvan varlığında en çok hayvana sahip kentiz… Ama dert etmesek, tartışmasak, irdelemesek şu an kocaman bir tesis olarak inşa edilen Van Et ve Süt Kurumu diye bir kurum olmayacaktı. Yıllar önce var olan fakat şimdi Van’ın mumla aradığı Van Et, Van Süt, Van Yün gibi kurumlar gibi…

***

Daha önemli konulara geliyorum şimdi… Van’ın Et ve Süt Kurumu meselesi gibi çok önemli meseleleri var aslında. Bakmayın siz bizim Çevre Yolu, Stadyum, Otogar gibi artık canımıza tak etmiş meselelerin çözülmemesi konuşup durmamıza. Şu an bizim gündemimizde çok daha farklı, daha büyük meseleler olması gerekiyordu. Sadece birkaç tanesinden bahsedeyim… Van bir dönemlerin önemli başkentlerinden birisi. 1915 Ermeni olayları ve kentin talan edilmesi öncesinde eski Van Şehrinde 7 ülkenin konsolosluğu, farklı ülkelerin okulları, birçok dinin ibadet merkezi bulunuyor. Van ciddi ihracatlar yapan bir kent konumunda. Şimdi, ne durumdayız? İran ile 300 aşkın kara sınırı Van’da, konsolosluk Erzurum’da, Trabzon’da…

Bir diğer konuya geçelim: Van’ın ve ülkenin uluslarası anlamdaki en büyük bağlantılarından birisi Van-Şırnak Karayolu’dur. Koronavirüs Pandemisi, Çin merkezli üretimde yaşanan eksen kayması, Rusya-Ukrayna Savaşı, Türkiye’nin yeni pozisyonu gibi meselelerde büyük ve küçük tüm bağlantılar çok önemli. Haliyle Van’ı Kuzey Irak üzerinden Irak’a bağlayan Van-Şırnak Karayolu bu kentin en çok konuşması gereken meselelerden birisi ama konuşan sayısı yine bir elin parmaklarını geçmiyor.

***

Kuzey demişken… Kuzey Van Gölü Demiryolu Hattı diye bir gerçekliğimiz var. Asya’yı Avrupa’ya bağlayan demiryolu hattının önemli geçişlerinden birisi Van üzerinden yapılıyor. Tren rayları geliyor geliyor geliyor ve Van Gölü’nde bitiyor. Sonra trenler feribota biniyor feribotla Tatvan’a gidiyor, oradan da devam ediyor falan… Yolcu taşımacılığında ise rota Tatvan’da başlıyor. Van Gölü Ekspresi adını taşıyan Ankara’dan yola çıkıyor geliyor Tatvan’da bitiriyor. Sonra yolcular feribota binip Van’a geliyor. O güzergahı feribotla geçmek, manzara, deniz, romantizm olayı falan iyi güzel ama kurgulanan yeni düzende Van’ın Kuzey Van Gölü Demiryolu Hattı’na kavuşması şart! Uluslararası ticarette kartlar yeniden dağılırken biz bağlantının koptuğu kent olmamalıyız!

Kopukluk dedim, bir şey daha ekleyeyim! Türkiye’de son 20 yılda demir ağlar tarihte görülmemiş bir hızda örülüyor. AK Parti hükümetinin karayolu üzerinden hayata geçirdiği yol devrimi ile birlikte yaptığı en önemli işlerden birisi demir yolu ağlarını yeniden örmesi bence. Ve bir de hızlı tren meselesi. Marmaray kullanılmaya başlandı, birçok şehir hızlı tren ile ulaşım sağlıyor, son olarak da Sivas ve Kars bu hatların uzanacağı iller olarak konuşuldu. Ulaştırma Bakanlığı devam eden bu yatırımlarla ilgili onlarca yıllık planlar koydu çok acayip yatırımlar ve planlamalar var ama Van’a dair ne tren yolu ne hızlı tren yolu ne Kuzey Van Gölü hattı yok. 50 yıl sonrası için bile yok. Düşünebiliyor musunuz?

***

Başta bir hikâye paylaştım ama benim anlattıklarımın hiçbiri hikâye değil. Hiçbirini de öyle iş olsun diye anlatmıyorum. Ülkenin geçirdiği reel politik dönemi göz önüne aldığımızda hiçbiri öyle ütopik işler de değil yani. 20 yılda çok daha çılgınları yapıldı bu işlerin. Bakmayın siz bizim küçük sularda boğulduğumuza… Hadi ben hayal kuruyorum, size birkaç gün önce bu ülkenin Dışişleri Bakanı’nın Van’da yaptığı konuşmayı hatırlatayım bana hak vereceksiniz.

Şimdi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Van’a geldi. Programlarında birisini Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde gerçekleşti. Burada yeni dünya düzeni, Ukrayna-Rusya savaşı gibi önemli konulardan konuşurken dünyada değişen yeni koridorlardan söz etti. İşte tam bu noktada Türkiye üzerinden oluşan yeni koridor ve yollardan söz etti. Sonra sözü İpekyolu’na getirdi. Hani şu tarihi İpekyolu var ya ona işte. Daha sonra aynen şu sözleri söyledi: “Biz orta koridoru iyi bir İpekyolu’na dönüştürecek adımları ele aldık. Van’da İpekyolu merkezimiz. Dolayısıyla Van, İpekyolu’nun güzergahındaki önemli şehirlerimizden biri olmuştur. Ulaştırma Bakanlığımız tam 56 somut adım içeren bir yol haritası hazırladılar ve önümüzdeki süreçte bu orta koridorda gerçekleştireceğimiz yollar, kara yollar, tren yolları, lojistik, ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, taşımacılıkla ilgili yaşanan sorunların giderilmesi gibi çok önemli eylem unsurları var. Bugün adım atmazsak çok geç kalmış oluruz. Bu önemli fırsatı hayata geçirmeye, ülkenin refahına katkı sağlamaya çalışıyoruz”

***

Vezir-i azamlar, bilge adamlar, danışmanlar, kurum amirleri, yöneticiler, STK’lar, adı Van ile anılan her kim var ise artık… Ben bu cenahın yerinde olsam bu cümleleri iyi okurum. Üzerine çalışırım, konuşurum, eylem planı hazırlarım. Bakan Çavuşoğlu ortaya çok büyük bir hedef koymuş. Yeni bir İpekyolu oluşturulduğu söyleniyor. Birden fazla bakanlık üzerinden kurgu yapılıyor. Üstelik Van bu işin içinde konumlandırılma ihtimali yüksek bir kent. Madem böyle bir süreç var. İran konsolosluğu, Kapıköy’ün 7/24 çalışması, Kuzey Van Gölü Demiryolu Hattı’nın yapılması, Van-Şırnak Karayolu’nun ivedilikle tamamlanması, Lojistik Merkezlerin ve Serbest Ticaret Bölgeleri’nin kurulmasının konuşulmasının tam zamanı değil mi? Ben Sayın Bakanın cümlelerinden çok önemli bir süreç olduğunu anladım. Bu süreç de somut adımlarla ilerleyecek bir süreç. Şimdi bunları istemeyecek, şimdi yapmayacaksak ne zaman konuşacağız? 

***

Baştaki meselin kıssadan hissesini de iliştirerek bitireyim: Susmamız gereken yerde susalım, günaha düşmeyelim. Anlarım. Lakin mesele Van olunca, yolda da bir kör ve bir kuyu görünce konuşmamız vaciptir. Çevre Yolu, otogar, yeni ulaşım araçları, kültür merkezleri, parklar falan ilçe belediyelerinin/beldelerin gündeminde olması ve konuşulması gereken şeyler… Büyük resimde tarihin birçok döneminde ‘merkez’ konumda olan Van’ın yeniden gerçek bir ‘pilot’ kent olmasını sağlayacak yukarıdaki hedefler var. Biz gördük, duyduk, hatırlatıyoruz. “İlacı verecek olan doktordur.” Derman olabilecekler beri gelsin.