Son yıllarda belediyelerin en çok gündeme gelen sorunlarının başında mali sıkıntılar geliyor.

Gelirlerin azalması, giderlerin artması ve merkezi bütçeden aktarılan payların yetersizliği, birçok belediyeyi adeta nefes alamaz hale getirmiş durumda. Birçok belediye mal, hizmet ve yapım işinden kaynaklanan borçlardan dolayı icra işlemleri ile baş başa kalmaktadır.

Oysaki belediyeler, sadece yol yapan, çöp toplayan kurumlar değil; aynı zamanda kentin gelişimini planlayan, sosyal hizmet üreten ve yerel ekonomiyi destekleyen birer dinamodur. Ancak mali kaynakların kısıtlılığı, belediyelerin hizmet üretme kapasitesini de daraltıyor.

Peki, çözüm ne olabilir?

Öncelikle belediyelerin mevcut gelir kalemlerine bakıldığında, en önemli payı emlak vergisi, ( üstün körü bir şekilde belediye veri tabanına işletildiği) çevre temizlik vergisi ve ilan-reklam vergisi gibi yerel vergiler oluşturuyor.

İletişim ağını sağlayan GSM operatörlerinden her baz istasyonu için ödeme talep edilebileceği, fakat bu kalemler, artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor. Bir diğer önemli kaynak, belediye iştirakleri ve kira gelirleri. Ne var ki çoğu belediye, bu alanlarda sürdürülebilir bir mali yapı kurmakta zorlanıyor.

Yeni gelir yolları;

Belediyeler, klasik yöntemlerle gelir artırmak yerine yenilikçi adımlar atmalı:

• Kentsel dönüşüm projeleri ile hem şehir yenilenir hem de belediyeye kaynak sağlanır.

• Akıllı şehir uygulamaları ile hem enerji tasarrufu yapılır hem de uzun vadede ciddi maliyetler düşer.

• Turizm, kültür ve spor yatırımları, şehre değer katar ve gelir kapılarını açar.

• Avrupa Birliği ve kalkınma ajansları projeleri, belediyeler için önemli bir finansman kaynağı olabilir.

Sonuç:

Belediyeler mali krizden çıkmak için sadece borçlanma yoluna gitmemeli. Gelirleri çeşitlendirmeli, harcamalarda tasarrufu esas almalı ve en önemlisi de halkla şeffaf bir iletişim kurmalı. Çünkü halk, vergisinin nereye harcandığını gördüğünde güven artar, güven arttıkça da belediyelerin belediye gelirleri artar.