“Bugün ne eksikti?” Yerine “Bugün Ne Vardı?” diye sormak
Sabah gözlerinizi açtığınız an neye dikkat ediyorsunuz? Alarmın çalmasına mı, uykusuzluğunuza mı, yoksa pencereyi araladığınızda odanıza süzülen gün ışığına mı?
Hayatın içinde farkına varmadan kayıp giden küçük mucizeler var. Ama bu mucizeleri görebilmek için önce kendimize şu soruyu sormalıyız:
Sahip olduklarımın gerçekten farkında mıyım?
Belki çok şeyimiz yok. Belki hayalini kurduğumuz yerde değiliz.
Ama ya elimizdekiler… Tam da olması gerekenlerse?
Minnettarlık Kasını Hiç Çalıştırdınız mı?
Minnettarlık, doğuştan gelen bir lütuf değil; geliştirilen bir beceridir. Tıpkı bir kas gibi…
Kullandıkça güçlenir, unuttukça körelir.
Eğer her gün sadece eksiklere odaklanırsak, sahip olduğumuz hiçbir şey “yeterli” görünmez.
Daha fazla para…
Daha iyi bir ev…
Daha “doğru” bir hayat arkadaşı…
Ama şöyle düşünün:
Daha fazla şeye sahip olduğunuzda gerçekten daha mutlu olacak mısınız?
Yoksa hâlâ eksikleri mi arıyor olacaksınız?
Sahip Olduklarınızda Derinleşmek
Hayatınızda kimler var şu an?
Aileniz, dostlarınız, belki bir evcil hayvan, belki bir kitap…
Ne kadar sıradan görünse de, hepsi sizi yaşama bağlayan iplikler.
Ve bu iplikler ne kadar çoksa, o kadar sağlam kalırsınız hayatta.
Ama onları takdir etmezsek, en sağlam bağlar bile zamanla kopar.
Ve farkında olmadan, elde ettiklerimizin tadını çıkarmadan, yeni arayışlara savruluruz.
Peki, siz şu anda elinizdekilerin değerini ne kadar görüyorsunuz?
Kıymet bilen biri misiniz, yoksa daha fazlası için şikâyet eden mi?
Gerçek Zenginlik: Derinlikte Gizli
Gerçek zenginlik, banka hesabında değil; şükredebildiğin detaylardadır.
Bir dostun içten mesajı…
Akşam yemeğinde annenin yaptığı çorba…
Sessiz bir odada okuduğun sevdiğin bir kitap…
Minnettarlık, bize hayatın yüzeyinden derinliğine inme fırsatı sunar.
Daha fazlasını istemektense, elindekini daha derinden anlamaktır o.
Unutma:
İnsan, daha çok şeye sahip olduğunda değil…
Sahip olduklarına teşekkür ettiğinde doyar.
Son Bir Soru:
Bugün, sana sunulmuş hangi üç şeye teşekkür edebilirsin?
Gözlerini kapat.
Ve içinden “iyi ki” diyebileceğin üç şey söyle kendine.
İşte o an…
Hayatla gerçekten temas ettiğin andır.