Her şey masum bir seçimle başlar. Zararsız bir oyun gibi görünür, eğlenceli bir uğraş olarak kabul edilir. Ancak farkında olmadan, bu küçük adım insanı istemediği bir uçuruma sürükleyebilir. Kumar, başlangıçta heyecan verici bir deneyim sunarken zamanla kontrolü ele geçirir ve kişiyi bağımlılığın pençesine düşürür. Bu, yalnızca oynayan kişiyi değil, onun çevresindekileri de sarsan bir girdaptır.
Kumar oynayan kişi, başlarda kazançlarının verdiği tatminle kendini kandırır. “Belki bir kez daha…” diye düşündüğünde aslında kaybedeceğini bilmez. Zamanla bu oyun yalnızca para kazanma arzusu değil, bir alışkanlık hâline gelir. Kazandığında doymaz, kaybettiğinde kazanma umuduyla sürüklenir. Ancak bir noktadan sonra ne kazanç ne de kayıp gerçek bir tat bırakır. Geriye sadece oynama dürtüsü kalır.
Kumarın Sessiz Yıkımı
Bu hikâyenin en acı kısmı, kumarın yalnızca oynayan kişiyi değil; ailesini, düzenini ve çevresini de tüketmesidir. Güven sarsılır, huzur kaybolur. Çocuklar endişeyle bekler, eş hayal kırıklığı içinde gözyaşı döker. Bu, bir insanın sadece kendine değil, hayatına dokunduğu herkese karşı verdiği bir zarardır.
Hasbelkader kazandığınızı varsayalım. O kazandığınız para gökten zembille inmedi. Başkasının kaybı sizin kazancınız oldu. Peki o kaybeden kimdi? Belki bir baba, belki bir öğrenci… Ailesinin ekmek parasını, belki de ilaç parasını kumar masasında kaybetti.
Gençliğimde tanıdığım bir kalaycı vardı. Bir ay boyunca köy köy dolaşır, elleri paslı kazanlardan tertemiz tencerelere hayat verirdi. Ellerinin nasırı, alın terinin onurlu izleri olurdu. Ama ne zaman şehrin kapısından içeri adım atsa, eve uğramadan kahvehaneye yönelirdi. O nasırlı eller, kumar masasına yerleştiğinde çalışmanın izleri silinirdi.
Ailesi bakkala borç yazdırır, çocukları pencereden babalarını beklerdi. Kapı her açıldığında umutları yeşerirdi. Ama babaları döndüğünde yüzü biraz daha solgun, omuzları biraz daha çöküktü. Cebinde yalnızca pişmanlık vardı.
Ve bir gece, yine kumar masasından çıktı. Sabah evine döndü. Kimseye görünmeden kendi hayatına son verdi. O evin dünyası o an kararır. Çocukların sessiz gözyaşları, eşin boğazında düğümlenen çığlıklar… Hepsi, suskun bir trajedinin gölgesinde birleşir.
Bir kumar masasındaki her kuruş, bir ailenin yüreğine saplanan kanlı bir hançer olabilir. Ancak her çöküş, yeni bir başlangıca da kapı aralayabilir.
İnsanın en büyük hazinesi iradesidir. Kaybedildiğinde geri kazanmak zor olabilir, ancak imkânsız değildir. Kumar bir hastalık gibi yayılır, ancak tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bunun için ilk adım, durumu kabullenmek ve mücadele etmektir. Çünkü kaybedilen para geri gelebilir, ama kaybolan yıllar, dağılan yuvalar ve kırılan kalpler geri dönmez.
Kumar bir seçimse, onu bırakmak da bir seçimdir. Burada önemli olan nerede düştüğünüz değil, nereden kalkmaya karar verdiğinizdir.
Son olarak hatırlayın: İnsan, hataları yüzünden değil, bu hataları düzeltme cesaretini göstermediği için kaybeder. Hayatta her şey mümkündür; yeter ki karar verin ve adım atın